Ay: Temmuz 2025

Bir rehberin anıları-1

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Bir rehberin anıları-1
Herkese merhaba,

Öncelikle kendimi tanıtayım 1.75 boyunda 72 kilo sarışın yeşil gözlü bi adamım. Dış görüntü itibariyle oldukça dikkat çekiciyimdir. Ama asıl silah çoğu rehberin kullandığı gibi çene kuvvetidir 😉 Öyle boş konuşup laf ebeliği yaparak değil tabi, zekice ve oldukça sempatik tavırlarla.

Akdeniz çok sıcak olduğundan bölge olarak daima ege yi seçmişimdir. Genelde de yerli turist favorimdir. Neyse konuyu uzatmadan asıl meseleye giriyorum.

Bir gün ilgilendiğim otele 2 çift geldi. 30-35 yaşlarında neşeli çiftler. Özellikle dikkat ettiğim birşey vardır her zaman. Eğer gelen çiftler bilhassa kocaları sempatik insan gibi insansa asla yanında ki kadına yan gözle bakmam. Bu yüzden bu iki çiftin eşlerine de hiç alıcı gözle bakmadım. Otele giriş işlemlerinde yardımcı olduktan sonra odalarına geçirdim ve işime döndüm. Çiftleri arada sırada otelde görürdüm, sadece bi selam verip geçerlerdi, kadınlar ise hiç ilgilenmezdi bile. Aradan iki gün geçti. Çiftlerden birinin kocası öğle vakti yanıma geldi. İş hayatında bazı sıkıntılar olduğunu bahsedip, otelden ayrılması gerektiğini 2-3 güne kadar geri geleceğini söyledi. Geri iade alabilme şansını falan sordu. Neyse bunlar teferruat geçiyorum. 1-2saat sonra da otelden ayrıldı.

Akşam yemeği zamanında eşi işe giden çiftin eşi yanıma geldi. Hem de ne geliş. Dediğim gibi prensip olarak yan gözle bakmam ama öyle derin bir göğüs dekoltesiyle geldi ki yanıma. Yanıma önce göğüslerinin rüzgarı sonra kendisi geldi. Üstünde beyas slim fit bir elbise vardı. Tüm vücut hatları belli oluyordu. 170 boylarında tahminim 60 kilo civarı ( tarttım ordan biliyorum 🙂 oraya da gelicem:) bir kadın. Ben yine bozuntuya vermedim. Selam verdikten sonra deskte iyice yanıma kadar yanaştı. Göğüsleri ağzıma girmek üzereydi. tahminim göğüs ölçüsü 85 civarıydı. Çok büyük sayılmazdı fakat araları tamamen açık ve sarkıktı. Yani en sevdiği göğüs tipi. Jokey pozisyonunda o sarkık göğüsler tenime değdiği an bittiğim andır. Yinede sabrımı korumaya çalışıyordum. Çünkü kocası iyi bir adamdı, kendime yakıştıramazdım.
İyice yaklaşıp dudaklarımız arasında bir hamlelik mesafe kalınca durdu. Burun buruna sohbet etmeye başladık. Sanki o 2 gün önceki kadın gitmiş, ateş basmış sex açlığından yanan bir kadın gelmişti. Bende artık dayanamaz duruma gelmiştim. Son bir hamleyle konuyu değiştirmek istedim, diğer çift nerde diye sordum. Aldığım cevaptan sonra yapacak prensib denen bişey kalmadı.

Ben: Bu arada diğer çift nerede?
Eş: (gülümseyerek) Tatilin tadını çıkartıyorlar. Bizim odalar yanyana biliyosun. Seslere daha fazla dayanamadım ( göz kırparak) yalnız kaldım biliyosun.

Ok yaydan çıktı. Kocası kusura bakmasın ama mahkemeye çıksam ağır tahrikten beraat ederim. Gece turumuz olduğundan bahsedip onu da club a davet ettim. Diğer çifte sorması gerektiğini söyleyip, hınzır bir gülümsemeyle inşallah gelmezler dedi ve biraz daha konuşup ayrıldık. Bir saat sonra yanıma gelip diğer çiftinde gelmek istediğini söyledi üzgün bir şekilde. Bende siz gece 23:00’de burda olun servis gelip alıcak sizi sonrasını bana bırak deyip yanından ayrıldım. Lafı uzatmayım gece servisle gidip otelden onları aldık ve mekana geçtik. Mekan bulunduğu tatil bölgesinin en büyük ve her zaman kalabalık olan mekanıydı. Bende buna güveniyordum. Mekana girip onlara bi bistro ayarladım. Mekan müdürüyle de görüşüp onlara bi şişe vodka gönderdim. Amacım birbirlerini takip edemeyecekleri kadar sarhoş olmalarını sağlamaktı 😉 Aradan bir saat geçtikten sonra hafiften istediğim kıvama girdiklerini gördüm. Bardan iki tane sek viski alıp yanlarına gittim. Elimde ki viskiyi diğer çiftin kocasına verip fondip yapalım dedim.Yiğitliğe bok sürdürmicek ya hemen kabul etti tabi. Rahat edebilmek için onu iyice sarhoş etmeliydim. Biraz sohbet ettikten sonra hadi dans edelim diye piste çıkmayı teklif ettim. Hemen kabul ettiler. Pistte iğne atsan yere düşmez. Zar zor piste ulaştık ve dansa başladık. Zorunluluktan iyice yakınlaşmıştık. Göğüsleri gömleğimin açık tarafından tenime deyiyordu. Alt taraftan da ben çalışıyordum tabi kalkan yarrağımı amına iyice sürtüyordum. Diğerleri hem alkolün etkisinden hemde kalabalıktan bizi farketmiyorlardı bile. İyice ten tene gelmiştik. Artık ellerimizde çalışmaya başlamıştı ki diğer çiftin bayan eşi bizi gördü. Ne yapıyorsun sen diye kucağımda olan arkadaşına kocasına çaktırmadan mimikler yapıyordu. Bizimkinin keyfi yerinde tabi ‘şşştt’ işaretiyle arkadaşını susturdu. Tam beklediğim andı. Kulağına arkadaşının kocasını oyalamasını işaret etmesini söyledim. Biz gelicez, siz dans edin gibilerinden hareket yaptıktan sonra yavaşça pistten dışarı çıktık. Nereye gidiyoruz diye sordu. Beni takip et yeter dedim. Her zaman ki gibi mekanın karşısında olan pansiyona gittik. Odam her çarşamba hazırdır zaten. Anahtarı aldığım gibi odaya geçtik. Odaya girer girmez kapıya yaslayıp dudaklarına yapıştım. Bir yandan amının dudaklarını elimle okşarken bir yandan dabelinden sımsıkı kavramıştım. O da beni kendine doğru bütün kuvvetiyle çekiyordu. Hadi hadi!! hemen sik beni, yanıyorum diye belli belirsiz konuşuyordu. Ön sevişmeye bayılırım. Daha dur işimiz uzun deyip boynundan göğüslerine doğru dil darbeleriyle inmeye başladım. Nolur çabuk yapalım gittiğimizi farketmesin diyordu. E haklıydı da. Bacaklarından kavrayıp belime bacaklarıyla sarılmasını sağladım. Ayakları yerden kesilmişti. O şekilde tutup yatağa fırlattım. Ardından da ben atladım. Deliler gibi birbirimizi soymaya başladık. Bir yandan da onu tahrik edici sorular soruyordum

ben: Kocandan başka birinin yarrağını içine aldın mı hiç*
eş: hayır hayır, ilk sensin
ben: bu son olmucak biliyorsun dimi
eş: hep mi sikiceksin beni
ben: her fırsatta sikişiceksin ama sadece benimle değil
çırılçıplak kalmıştık
eş: yeter neyse ne, sik beni artık nolur
bacaklarını açtığım gibi içine girdim. Tatile geldiği için zaten pürüzsüzdü. Zaten acelemiz vardı geç boşalmaya çalışma gibi bi derdim yok. 10 dk zevkten kudurtsam yeterdi. Hayvanlar gibi üstünde tepinmeye başladım. ellerimle sıkıştırmadığım yeri kalmamıştı. bir yandan da morartmamaya çalışıyordum. çıldırmış gibiydi. Bacaklarıyla belimi sarıp o da beni içine doğru çekiyordu. Kollarını tutup iyice açtım ve yatağa sabitledim ellerimle. bir yandan da yardırıyordum
ben: kocan şimdi napıyordur
eş: uyuyodur hayvan
ben: kocası uykuda karısı kollarımda
eş: hadi bitir işimi hadi
ben: (hafif bir tokat atarak ) haddini bil orospu, bugün patron benim. ne zaman istersem o zaman
deyip içinden çıktım ve sert bi hareketle domalttım. elleri duvara yaslanıyordu. hareketlerim iyice sertleşmişti. şlap şlap sesleri pansiyonu inletiyordu.
yalvarmaya başladı
eş: nolur bitir artık nolur
ben: söyle kocam için sik beni diye yalvar!!
eş: kocam için sik beni, boşal ağzıma yüzüme hadii!!
ben: bağır ben orospuyum diye, kocan duysun!!
eş: orospuyum ben orospuu!! boşal hadii aahhh!!!
artık bende dayanamadım, bacaklarından çektiğim gibi yüzüstü yatağa düştü. Soluna geçip saçından kavradım kafasını kaldırıp yüzüne boşaldım. ikimizde rahatlamıştık. 5 dk nefes nefese yatakta uzandık sessizce….
Devamı var ama iyice uzadı burda kesiyorum. Beğenilirse devamını getiricem. Ama emin olun ki devamı çok daha riskli ateşli 😉

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Kocası ile birlikte (bölüm1)

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Kocası ile birlikte (bölüm1)
Merhaba ben Tolga, cinsellik üzerine olan bir sitede tanıştım Mehmet isimli kişi ile. Yazılarını ve paylaşımlarını beğendiğim için eklemiştim onu arkadaş listeme. Kendisi ve eşi yurtdışında yaşamlarını sürdürüyorlar arada birde özlemini çektikleri Türkiye’ye gelip tatil ve aile ziyareti yaptıklarını konuşmalarımız sayesinde öğrenmiştim. Genelde monotondu konuşmalarımız sıradan muhabbetlerdi. Günün birinde kendisini en çok heyecanlandıran şeyin swinger ilişki olduğunu ve eşini de arkadaşı ile birlikte becermek istediğini alkollü alıp bana yazı yazmaya başladğında anlatmıştı. Bunu beklemiyordum açıkçası ve biraz mesafeli bir şekilde konuşmaya devam ediyodum. Çunku uzun süredir tanıdığım kişiyi, bir arkadaşımı yanlış bir kelime veya davranış ile kaybetmek istemezdim. Konuşmamız o an için yorgun olduğunu ve yatması gerektiğini söyledikten sonra son buldu. Bu konuşma ardından beni anlamsız bir heyecan sarıp aklıma türlü türlü düşünceler gelmeye başlıyor ve heycan duyuyordum. Bir sonraki konuşmamızda ise bu konu hiç açılmadı. Bende alkolün de etkisi ile söylediklerinin bir ehemniyeti olmadağını düşünüp aklımdaki düşünceler ucup gitmişti. Ben insanlarla aramdaki ilişkinin daima seviyeli olmasına dikkat eden bir yapıya sahip olduğumdan dolayı patavatsızca bu konuyu yinelemek ve üzerinde konuşmak istemiyordum. Eğer düşünceinin doğruluğu gerçek olsaydı zaten bir kez daha konuyu acar ve niyetini belli eder diye düşünüyordum.
Günlerden birinde bana birkaç resim yollayıp “ şunlara bak bende isterdim böle yapabilmeyi “ dediğinde o içimi kaplayan heyecan tekrar beni baştan aşağıya sardı. Resimlerde 2 kişi bir kadınla birlikte olup bir önde diğeride kadının arkasındaydı. Mehmet’e tüm cesaretimi toplayıp arkadaşı ile bunu bir hayat kadınına yapabileciğimi söylediğimde “ Hayır o kadının eşim olmasını isterdim “ diye cevap vermesi ile benim kendi kendime gelin güvey olup üstüme alındığımdan dolayı heycanım ikiye katladı. Bana göre aptal bir düşünceydi evet görmüştüm kendisi ile karısının ilişk**eki resimlerini ama o beni hiç görmemiş biri olduğundan dolayı karısı ile ilişkiye giricek kişinin ben olmadığını ve genel manda söylediğini varsaymıştım.
_ “Demek bu seni çok heycanlandırıyor ee eşin ne diyor bu konuda kendisi ile konuştun mu onunda rızası var mı “ diye sorduğumda verdiği yanıt;
_” Hayır kendisinin bu düşüncelerimden haberi yok olsa zaten kabul etmez kesinlikle “ diye cevap verdi. Ben ise kendisine ;
_” çıtlat eşine belki düşüncelerinde hatalısındır “ dediğim zaman ise ;
_” Denemedim hiç ama hem kabul etse bile öyle bir arkdaşım yok yani bunları konuşabilecğim arkadaşım yok ve o arkadaş çevremde olmamalı kötü bir anı yada olay olur ise çevremde olduğundan onu her gördüğümde bu anı hep aklımda kalacak “ diye cevap verdi
Bu sözleri sanki beni tasvir ediyordu uzakta ve olası bir kötü anıda yakınlarında olmayacak ve bu olayı unutabilicekti.
“Ee ben neyim arkadaşın değilmiyim” diye cevap verdim tüm cesaretim toplayıp ve o an ki heycanımdan dolayı. Sadece gülücük işreti ile yanıtladığında beni, o an için sanki bilgisayar karşısında konuştuğumuzu unutup hatalı bir sey yaptığımı düşününerek tüm arzu ve isteklerim bir anda uçup gitmesine ve kendimden utanmama sebep oldğunu hatırlıyorum lakin bir iki dakika sonra ;
“Haklısın ve tabi ki arkadaşımsın “ cümleleri moralimin yerine gelmesine yetmişti. Daha sonra
“Tolga seni hiç görmedim bana yanlış anlmazsan bir iki resmini yollarmısın” dediğinde
“Tabi “ diye yanıt verip resimlerimden bazılarını yolladım. Resimlerimi görünce ee sen söylediğin yaşta değilsin sanki 4,5 yaş genç gösteriyorsun ve yakışıklı sayılıcak birsin dedi. İlk konuşmalarda yaşımı ve medeni durumu mu kendisi ile paylaştığım için bunları söylemişti. Hayır dedim o resimler yeni çekilmiş ve bende evet 35 yaşındayım diye yanıt verdim. Bunun sırrını kendisine de söylememi isteyerek güldü. O da 30 yaşlarındaydı asında yaşlı değildi. Gülerek asıl konuya döndük.
“ Bak tolga olabilir seninle evet ama karımı nasıl ikna edicem” dediğinde ben;
“Madem öyle ben ikna edeyim hem senin de bu olaylardan haberin olmamış gibi olur ve de olası bir ret durumunda karının gözündeki kişi hiç yara almamış olur “ dedim.
“Tamam çok iyi olur ama nasıl olacak o! sen burada bile değilsin nasıl konuşucaksın ki “ diye yanıt verdi.
“Sen bana telefonunu ver ama o olmaz Türkiye’den arandığını görür ve bir dahakine yanıt vermeyebilir en iyisi E-mailini ver “ dedim. Bunları ben mi yapacaktım kendimi aşmıştım adeta ayrıca e-mailini alsam nasıl konuşcaktım nasıl ikna edicektim polyanna misali herseye olumlu bakıyor bir konuşma ile hemen kabul edip onu ikna edebilceğimi zannediyordum. Hayır bu hiç kolay olmaycaktı belki cevap bile vermeyecekti ama o an bunları hiç düşünmüyordum.
“Tamam olur iyi akıl ettin süperr “ dedi ve E-mailini verdi ve konuşma bir süre sonra sonlandı. E-mailini almıştım ama ne yazıcaktım bir iki gün düşündükten sonra e-mail ile sadece ;
“ Arzularını dizginlemekten ne zaman vaz geçeceksin” yazıp yolldım. Buna cevap verecek miydi , evet verecek ti sıradan bayağı birşeyler yazsam şansımın hiç olmadığını düşünüp ve bu içinde bir merak uyandıracağını varsayarak yazıp göndermiştim. Düşüncelerimde yanılmadım 1,2 saat sonra cevap gelmişti.
“ Ne arzusu neden bahsediyorsun” bu cevap aslında beklediğim ama gelmesini dilemediğim bir cevaptı.
“Monoton cinsel yaşamından sıkılmadın mı! Görünüşündeki o albeniliği, içindeki o vahşi, kışkırtıcı kişiliğini ne zaman dışa vuracaksın! Hayır ben sapık değilim kadın aruzusu ile yanan biri hiç değilim ama bakışlarındaki alevli sexy kişi, insanı seninle doldurup taşırıyor” diye yanıtladım sorusunu.
“ Sapık olmadığını söylüyorsun ama bence öylesin“ diye anında cevap verdi. Ardından ben ise ;
“Hayır değilim bunu tatile geldiğin zaman arzu denizinin derinliklerinde çok daha iyi anlayacaksın ” mesajım ile kendisini tanıdığımı zannetmişti o an ama bunun çok sonraları yanlış bir düşünceden ibaret olduğunu anlayacaktı.
Bir süre yanıt gelmedi ben de yazmadım çünkü biliyordum merak içindeydi bu mesajları atan kimdi neyin neseydi onu nereden tanıyordu bu düşünceler içini kemiriyor ama girişim yapıp mesaj atmıyordu. Bekliyordum kocası ile bu olanları konuşmamasından dolayı doğru yolda olduğumu anlamıştım.
Bir iki hafta sonra Mehmet ile olanları konuşuyorduk ki bir süredir yatakta daha bir ateşli sevişiyoruz neler yazdıysan onlarında etkisi var galiba diyerek gülümsemesine karşılık vererek bende gülümsedim.
Bir süre sonra eşi canan’dan gelen E-mail de ;
“ Yaza daha çok var kendini tanıtsana bana ” demişti evet yeni sonbahara girmiştik daha çok vardı ama acelem yoktu yavaş yavaş heyecanlı bir bekleyiş ile bekliyordum yazın gelmesini. Kendimden bahsettim ayrıntılara girmeden kısa ve öz bir şekilde. Günler geçiyor ve daha da yakınlaşıyorduk canan ile bir süre sonra telefonumu istedi sesimi duymak ona daha da heyecan vereceğini söyelyerek. Ben ise bunun doğru bir karar olup olmadağını yargılıyordum kendimce. En doğru kararın Mehmet’in verdiğinin ki olacağını düşünerek konuyu kendsine açtım. Çünkü olay amacımızın dışına çıktığını hissediyor ve yolumuzdan şaşmamamız gerektiğini düşünüyordum. Mehmet’e ;
“Canan telefonumu istedi benimle E-mail haricinde telefonlada görüşmek istediğini dile getirdi” diye söyledim.
Mehmet ise ilk etepda bir sorun olmadığını düşündüğünü söylediğinde ben de nasıl dilersen diyerek konuyu kapatıcaktım lakin
“Telefon ile konuşmalar başlar ise düşündüğümüz olayın aksine canan’ın tekil bir ilişki istediğini ve de o yönde ilerlediğini varsaymamız gerekir” diye yanıt vermem üzerine haklı olduğumu ve bir şekilde onuda olaya dahil etmem gerektiğini söyledi. Evet doğruydu ama Canan’ın düşüncelerine benim yanımda Mehmet’i nasıl empoze edicektim. Bir sonraki E-mailimde kensine telefonumu verdim. Diğer gün akşama doğru telefonum çalıyordu. Tanımadğım bir almanya numarasıydı bu ve hemen anladım canan oldğunu birkaç kere daha çalmasını bekledikten sonra açıp ;
“Alo” dedim.
“Merhaba bay gizem ben Canan” diyerek cevap verdi
“Merbaha bayan alev topu “ diyerek cevap verdim hafif gülümseyerek. Heyecanımı belli etmemeye calışsamda baştan aşağıya heycan doluydum. Bir süre konuştuktan sonra kapadık telefonu. Baya iyice alışmıştı artık gün aşırı olmasada 2,3 günde bir arar olmuştu. Bazen geç acıyor bazende bahaneler bulup telefonu açmıyordum. Çok sık konuşmak bir süre sonra konuşacak birsey kalmamasına ve heyecanının azamasına sebep olacağını düşünerek. Günler ardı ardını kovalıyor ve kışın ortasına geliyorduk. Bir E-mail geldi içinde resimler vardı. Canan ve mehmetin ilişk**e iken çekilmiş resimler. Bu bir resim değil di aslında bir videodan alınmış ekran görüntüleriydi. Resimlerin altında “ Beni Mehmet gibi sert sikebilirmisin” yazısını görmem ile heyecanım doruklara ulaştı. Ben ise karşılık olarak ;
“Bu resimlerden anlaşılmıyor videosunu yolla “ diyerek gülümsedim. Videoyuda yollamıştı Mehmet kudurmuşçasına Cananla sex yapıyordu. bu kudurmuşluğa canan’ın “ doldur içimi vahşi kısarağını terbiye et vur vur daha hızlı vurrr “ sözleri büyük katkı sağlıyordu. Adeta çıldırtıyordu Mehmet’i. Mehmet ise ;
“Seni insan gibi değil hayvan gibi sikecem “ diyerek bacaklarını omzuna almış elleri ile baldırlarından tutup cok hızlı olmayan bir sekilde girip çıkarken içine, Canan elleriyle o koca göğüslerini kavramış uçlarını sıkıyordu. Bir süre bu şekilde sürdükten sonra hızlı bir şekilde içinden çıkıp “ Dön arkanı “dedi Canan’a. Bir anda domalıp koca kalçalarını havaya dikti Canan. Mehmet sol eli ile koca kalçalarını tokatlayıp sağ eli ile Canan’ın at kuyruğu yapmış saçını kendisne doğru çekiyordu… Video yandan çekildiği için Canan’ın kafasının gökyüzüne doğru bakmış ve ağzının zevkten tamamen açılıp zevk çığlıkları ile kalçasını hızlı hızlı hareket ettirmesini daha net görüyordum. Mehmet ise Canan’ın arkasında bir hayvan misali kudurmuş bir sekilde sesler çıkartıp sikinin her darbesinde daha da derine girmeye çalışrımışcasına kalçalarını eze eze sikiyordu. Sikti sikti daha sert sikti adeteda durmak bilmiyordu. Video izlerken sertleştiğimi hissettim bu cok heycan vermişti bana. Mehmet ile Canan’ı sikeceğim günü düşünüyordum. Video 10 dk ya yakın sürmüştü tammaını izledikten sonra cevap olarak ;
Hemde nasıl boşalmadan seni saatlerce sikcem hemde en deli şekilde “ cevabını verirken yanımızda mehmetde olacak beraber sikecez demeye nasıl getirecem konuyu diye düşünmeden edemiyordum…

Devamı gelicek

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Acımadan Hepsini Siktim 1. bölüm

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Acımadan Hepsini Siktim 1. bölüm
Acımasızlık ve sertlik belki de insan oğlunun doğasına sinmiş gizli bir güçtür, Ah o erkekliğin tiranların asası gibi oluşu ve güç! Dinle her şey ben otuz yaşına geldiğimde başlamıştı muhasebe büromu açmış işlerimi bir güzel yoluna koymuştum. Büroma genç bir elaman da almıştım Berk! Bütün hikayenin başlangıcı buydu ve her şey Berk’in etrafında gelişecekti.

Ben tüm bu olacaklardan habersiz kumral tenimde ılık bir yaz rüzgarı ile büromda çalışıyordum, Berk ise kendi odasında 1 yaşın getirdiği tüm çıtırlığı ile salınıyor, etrafta dolanıyordu. Hayır eşcinsel değildim elbet hatta hiç eşcinsel bir deneyimim de olmamıştı

Teknolojinin gelişimi o güzellik! İşleri kolaylaştırdığı gibi gizliden bir izleme olanağı da sunuyordu ama hiç de çalışanlarımın bilgisayarlarını kontrol edecek türde bir insan da değildim, genç çocuktur porno izleyip sevgilisi ile yazışıyor olabilir!

Ta ki bir sorun neticesinde PC’yi tamire giriştiğimde bilen bilir, geri dönüştürücü programları vardır. Ah kayıtlar gitti diye tutuşsam da küçük bir meblg karşılığında bilişim firması bana hem kayıtları hem de sıradışı hayatın anahtarını vermişti. Bütün bilgiler yeniden yüklenmişti CD ile Cdyi kurcalarken gördüğüm okuduğum şeyler!

Berk’in sohbet geçmişi erkeklerle doluydu! Evet onu nasıl sikeceğini, karısı yapıp inim inim inleteceğini, ağzına akıtıp götünü patlatacağını anlatan erkekler! Şaşkındım bu çelimsiz tüysüz oğlan ibnemiydi! Ya Berk’in yazdıkları ağızda kaldırıp götte indirme isteği, kocacım, erkeğim sözleri şaşkınlığım Berk’i okudukça artıyordu!

Bir karar verdim ya onu işten çıkaracaktım ya da…Hayır elbette onu sikecek değildim ama güzel bir şekilde ceza verebilirdim hemen üyesi olduğu gay kanalına üye olup SERT_SiKEN kullanıcı adı ile yerimi almıştım niyetim Berk’i tavlamak ve onu aşağılamak sonra da işten kovmaktı bunu neden yaptığımı kavrayabilmiş değilim…

İlk mesajlaşmalarımız genel bir sohbet havasında geçse de..bir gün:

– Gerçekten sert mi sikiyorsun
– Evet..
– Ohhh acaba hiç sikilmemiş deliğimi..
– Hiç sikilmemiş mi
– Evet henüz arkam bakire sikicisini bekliyor..

Ne olursa olsun bir erkektim ve bakire bir delik heyacanlanmama sertleşmeme yetiyordu günlerce bunu düşündüm Berk’in kılsız küçük deliğini ve koca sikimin onu yara yara içine geçişini dölümün genç bir erkek götünün içinde patlayışını

Berk’e karşı tutumun değişmemişti işyerinde ama giderek onun o küçük ibnenin anlattıkları beni deli ediyordu sikim pantalonumda bir aslan gibi kükrüyor kocaman kafası donumu yırtacak kadar sertleşiyordu..

Artık kararımı vermiştim. Berki’i altımda inletecek küçük bir kadın yapacaktım o da bakireliğin verdiği tecrübesizlikle güven konusunu aşmaya başlamıştı nihayet sekizinci ayın sonunda buluşmaya karar verdik fakat nasıl olurdu da ona patronu olduğumu anlatacaktım

O gün gelmişti güya iş çıkışı buluşacaktık saat 18 olmuştu vakit gelmişti!
Onun bulunduğu odaya girdim, çıkmak için hazırlanıyordu!
– Hayırdır…telaşlı gibisin berk
– Yok bir şey patron…
– Sevgilinle mi buluşacaksın
– Evet…

Yutkunmamın sesi..terleyiş ve o şaşkınlık..

– Küçük bir ibne olmaya mı gideceksin..
– Şey…
Olanı biteni ona anlatmıştım.. buluşmak istediği adamın ben olduğumu bir çırpıda her şeyi..ve sessizce odama geri dönmüştüm o da masasında bir put gibi kalmıştı içeride derin bir sessizlik hakimdi ne olacaktı…

Odamın kapısı açıldığında gözlerime inanamadım..
Berk’in başında sarı bir peruk, bir beyaz gömlek ki göbeği açıkta kalacak şekilde üzerinde yeşil çizgili bir etek ve kırmızı topuklu ayakkabılar bir ten rengi çorap bir bir şey söylemeden gelip önümde durmuştu..

– Madem..karar verdik..

Elimi yavaşça eteğin üzerine götürdü götünün üzerine koyup sürtünmeye başladı..
– Bu göt bu gün delinecek, sen deleceksin..
Kucağıma oturup boynumu öpmeye gömleğimin düğmelerini açmaya başladı elleri narin bir kadın eli gibi bedenimde dolaşıyor yaramazlık yapan bir kız çocuğu gibi kucağımda sürtünüyor kendini erkeğine beğendirmek isteyen bir dişi gibi çilve yapıyordu

Elimden tutup beni büronun en iç kısmındaki odaya çekti..divanı yatak yapıp oturdu beni önüne çekip pantalonumun önünden sikimi okşamaya başladı..

-Daha önce..
-Evet götüm bakire ama ağzıma verdiler, bakkal beni depoya çeker ağzıma verirdi sadece o mu birkaç arkadaşı daha bereket götümü sikmediler bu ufak deliği sana sakladım sanki o günden beri ibne olmak istiyorum sikmeyi denediler ama küçüktüm…masa üzerinde oynatır eller okşar ağzıma verirlerdi beni orospu yapacaklardı..kucaklarında dans eder körpe memelerimi sırıtışları ile okşar alkol kokan nefeslerini..

Fermuarımı açmış pantalonumu dizime kadar indirip sikimi ortaya çıkarmıştı orta sertlikteki sikimi sıvazlayıp öpmeye başladı!

– Maşallah be! Kocaman bu…

Hoşuma gitmişti bu şimdi ağzının içnie gömüyordu sikimi taşaklarımı deli gibi ısırıyor yarağımı bir sopa gibi yüzüne vurup sürtüyor başını ağzının içnie alıp ufak elleri ile ağzına otuzbir çektiriyordu artık zevk denizinin içinde bir erkeğin ağzına vermenin ilk şoku ve önümde sikimin tamamnı gırtlağına kadar almak isteyen küçük ibnenin sıcaklığı…sikimi bazen çıkarıp yüzüme bakarak inliyor bununla mı bozacaksın beni bununla mı orospun olacağım diyordu…

– Bakkal ve amcalar iyi vermiş ağzına
– Evet resmen ağız orospusu yaptılar beni, oh döllerini az içirmediler..
– Başka ne yapıyorlardı..
– Kucaklarına alıp siklerine sürtüyorlardı beni..dizlerine yatırıp götümü tokatlıyorlar ben bir orospuyum amca diye bağırtıyorlardı…

Onun üzerine uzanmış öpüyor okşuyor sikimi bastırıyordum
– Oh sen netmişsin Berk
– Berk deme ibnem de orospum de bana

Domalmıştı eteğini üzerine sıyırmış kilodunu o küçük kırmızı tangasını kenara çekmişti..küçük deliği beni bekliyordu

Durma sik!

Hem sikimi hem de göt deliğin kremlemiş bir orospu olmaya hazırdı

Hadi..ne zamandır yırtılmasını bekliyorum bu tüysüz götün geçir..

Göt deliği zevkten açılıp açılıp kapanıyordu..

Yarağımı götüne dayadım deliğinin etrafında dolaştırıp durdum nasıl yapmalı acıtmadan mı ah onun inlemeleri teşvik edici sözleri beni nasılda kendimden geçirdi ise bir anda bütün gücümle belinden tutup onu kendime çekerken kendimi de ona doğru ittim..

Küçük deliği açılıp kafasını içine alır almaz tamamı dibine kadar girmişti..
– Ayyy yırtıldım…

Vurmaya başlamıştım beyaz tenli küçük oğlana ben vurudkça bağırıyor gözlerinden yaş gelse de kol gibi yarağı içine alıyordu…

– Orospu çocuğu…ibne…
– Ohh sik ve küfür et..
– Ananı da sikeyim senin
– Sik tüm sülalemi bu yarağın altına yatır..
– Ohhh amına koduğum..

Beni yatağa atıp bir çırpıda üzerime oturdu güzel götü kucağımda iken yarağımın üzerinde kıvrılıyor dans eder gibi içine alıyordu bi ibne işini biliyordu sikim götünün içine çarğıyor zıplıyor elleri ile ayak bileklerime dayanıp hızlıca oturup kalkıyor bir yandan da ahlayıp inliyor göz yaşı döküyordu..

-ağlıyor musun ibne..
Ah kocaman bu yırtılıyor götüm ama zevkli..
Verdin bak bekaretini
Evet artık tam bir ibneyim…

Bacaklarını omuzlarıma alıp tekrar geçirdim dudakları ağzımın içinde sıcak götü sikimi sarıyorken

– Böyle mi sikeceksin anamı böyle kimseyi sikemezsin sen
– Orospu çocuğu..
Deyip daha sert vurmaya başladımi, ellerim boğazında

Ah evet böyle işte daha sert daha sert..

Hırlıyor inliyordum yüzüne tokatlar atmaya bile başlamıştım elimi tutuyor öpüyor deli gibi siktiriyordu kendini dayanacak gücüm kalmadı patladım..ama ne patlama sikim içinde titreye titreye…

Bu sadece başlangıçtı…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

ZENCİ MAHKUM..

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

ZENCİ MAHKUM..

İstasyonda karşıladığım zaman, gözlerinin içi gülüyordu Juan’ın. Kolay değil, tam üç yıldır ilk defa çıkıyordu cezaevinden. Onunla, başıma gelen küçük bir bela sonunda aldığım bir yıllık mahkumiyetimi çekerken, Eskişehir Cezaevi’nde tanışmıştım. Kokainden tam on yıl ceza almıştı ve dört yıl yatacaktı. Daha önceden Türkiye’de hiç yaşamamış olduğu ve gelişinde havalanı gümrüğünde yakalanmış olduğu için, kimseyi tanımıyordu ve bu nedenle de hiç ziyaretçisi yoktu tabii.

Yapı olarak sıcak bir insandı Juan. Onunla hemen kaynaşmıştım. Türkçe’yi bir türlü öğrenememişti ama, oldukça iyi İngilizce biliyordu. Görüntüsüyle, herkesten farklıydı. Uzun boylu ve esmerdi. Ama başını sürekli traş ettiği için, kafası, pırıl pırıl parlıyordu. Koğuşumuzda, ondan başka, arayanı soranı olmayan kimse yoktu. Bir tanıdık adı, ya da adres de veremediği için, normalde hakkı olduğu halde, izin haklarını da kullanamıyordu. Bu açıdan, kafayı yemek üzere olduğunu hemen anlamıştım. Otuz yaşında, iriyarı ve sağlıklıydı Juan. En büyük sıkıntısı kadınsızlıktı. Neredeyse başka hiç bir şey düşünemiyor, sürekli kadınları sayıklıyordu. Bayağı hatırı sayılır bir porno dergiler kolleksiyonu oluşturmuştu. Her gün bir kaç kez otuzbir çektiğini söylüyordu.

Sonra bir pazar günü hamamda, çıplak görmüştüm Juan’ı. Teninin rengi esmer, uzun boylu ve iriyarı vücudu inanılmayacak kadar kıllıydı. Bacaklarını, karnını, göğsünü, kollarını ve hatta sırtını kaplayan kapkara kıllar, ona adeta maymunsu bir görüntü veriyordu. Traşlı kafası ise bu görüntüyü daha da çarpıcı bir hale getiriyordu. Ama asıl akıl almaz yanı, bacaklarının arasından sarkmakta olan sikiydi tabii. Böyle bir şeyi hiç görmemiştim. İnik haliyle bile müthiş uzun, alabildiğine kalın ve kapkaraydı.

Cezamı tamamlayıp ondan ayrılırken, unutmama sözü vermiştim gerçi ama, doğruyu söylemek gerekirse, bir kaç ay boyunca aklıma bile gelmemişti Juan. Sonra bir gün, bir kaç arkadaşla evde oturmuş konuşurken hatırlamıştım Juan’ı. Ondan herkese söz edip, anlatmıştım. Sonra da konu yine unutulmuştu. Ama gece yalnız kaldığımızda, Naz, yani karım tekrar Juan konusunu getirmişti gündeme.

“Bu Juan’dan bana söz etmemiştin daha önce…”

“Öyle özel olarak anlatacak bir şey yoktu ki… Bir garip Bolivyalı işte…”

“Ama ilginç biriymiş baksana…”

“Doğru… Üstelik iki ayrı bakımdan ilginç biri… Birincisi, konumu nedeniyle, son derece yalnız ve adeta bir tür ortaçağ mahkumiyeti çekiyor olması… İkincisi de, kendi fiziki özelliklerinden kaynaklanan bir ilginçlik…”

“Şu hamam hikayesini anlatsana bir daha… İlk anlattığında tam duyamadım…”

“Goril gibi bir şey işte… Heryeri kapkara kıllarla kaplı… Siki de akıl almayacak kadar kocaman…”

“Ve bu adam, şimdi yıllardan beri abazan, öyle mi..?”

“Öyle… İzine çıkamıyor… Bol bol otuzbir çekiyor söylediğine göre…”

“Offff… Kadınlar, neler kaçırdıklarının farkında değilller yani…”

“Nereden bilsinler..? Haberleri yok ki…”

“Ama sen anlatıyorsun ya işte… Artık birileri bilebilir…”

Sonra susmuş ve birlikte yiyecek bir şeyler hazırlamıştık. Geç saatlerde karım elimi tutup beni televizyonun karşısındaki kanapeye götürmüş ve çalıcıya bir porno DVD takıp, yanıma oturmuştu. Kısa bir an sonra da, dev ekrandaki sikişi seyretmeye başlamıştık. Karım da ben de, herzaman porno filmlerinden hoşlanmıştık. Bu akşamkini yeni bulmuştu alaşılan. Afrika’da geçiyordu ve kocaman sikli iri kıyım zenciler, sarışın bir kadını durmadan sikiyorlardı. Sikim kalkmıştı. Naz’a baktım. Kanapenin öbür ucunda, sırtını yarı arkalığa, yarı kol dayama yerine dayamış, çıplak ayaklarını yukarıya alıp, oturma yerine basmıştı. İnanılmayacak kadar tahrik edici ve güzeldi. Üzerindeki giysinin kısacık eteği, böyle oturunca kalçalarına kadar sıyrılmıştı. Amını görebiliyordum. Asla külot giymezdi karım.

Gözlerini ekrandan uzaklaştırıp, bir an için bana baktı. Sikimin kalktığını hemen görmüştü. Bir ayağını uzatıp, yavaş yavaş okşamaya başladı sikimi. Sonra yine ekrana çevirdi bakışlarını. Ben de onun gibi yaptım. Sarışın kadın, ormanlık bir alanda, iki zencinin arasındaydı şimdi. Elleriyle dizlerinin üstünde duruyordu ve zencilerden biri, hırsla sikiyordu onu. Öteki zenci ise kocaman sikini ağzına vermişti. Sonra kamera arkadan yakın plan çekime girmiş ve zencinin, kadının amını değil, götünü sikmekte olduğunu görmüştüm.

“Ohhhhh çok güzel…” demişti Naz, “Nasıl sikiyor, görüyor musun..?”

“Acayip…”

“Neyi merak ediyorum biliyor musun..? Şu senin arkadaşın, Juan’dı değil mi adı, eğer o bu filmi görse ne yapardı acaba..?”

“Ne yapacak..? Otuzbir çekmekten sikini yara ederdi her halde…”

“Offfff…”

onra yine filme takılmıştık. Bir ara karıma baktığımda, onun bir elini bacaklarının arasına sokup, amını okşadığını görmüştüm. Ayağı da sikimin üstünden ayrılmamıştı. Film bitince sikişecektik nasıl olsa. Her zaman olduğu gibi. Acele etmeme gerek yoktu.

“Ahhhh işte bu müthiş…” demişti sonra da.

Yeniden ekrana baktığımda, zencilerin ikisi birden sikiyorlardı sarışın kadını. Biri amından, öbürü götünden. Bir yere sırtüstü yatıp kadını üstüne almış ve sikini götüne sokmuştu. Öbürü de en üste geçip, kocaman sikini amına geçirmişti. İkisi birden pompalıyorlar, siklerini sokup çıkarıyorlardı.

“Kadını mahvettiler…” diye devam etmişti karım, “Ohhhh çok güzel sikiyorlar sevgilim… Çok güzel sikiyorlar… Ben de istiyorum… Ohhhh ben de istiyorum…”

“İki sik birden mi istiyorsun..?”

“Ohhhh evet… Evet sevgilim…”

“Öyle mi..? Peki kim olacak bu talihli ikinci..? Bir adayın var mı..?”

“Var tabii… Şu senin arkadaşın Juan olmaz mı..?”

“Sen delisin… Juan cezaevinde yatıyor bir kere…”

“Olsun… İzine çıkamaz mı yani..?”

“Çıkamadığını söylemiştim ya…”

“Ama Türkiye’de yakınları olmadığı ve bir adres gösteremediği için çıkamadığını söylemiştin…”

“Eeeee…?”

“Gelip burada bizimle kalabilir diyorum…”

“Sen gerçekten de delisin… Ciddi mi söylüyorsun bütün bunları..?”

“Elbette ki ciddi söylüyorum… Ondan daha iyi aday mı olur… Bir yabancı o… Cezası bitince, Türkiye’den sınırdışı edeceklermiş ya… Yani, ilerde baş ağrıtması söz konusu değil demek istiyorum…”

“Uçuk bir şey istediğinin farkındasın değil mi..?”

Bunun üzerine susmuştu karım. Ama kanapenin üstünde kayıp yanıma sokulmuş ve ayağının yerine eliyle okşamaya başlamıştı taş gibi sertleşmiş sikimi. Bu arada ben de, konuştuklarımızın, sikimin daha da çok kalkmasına neden olduğunu farkederek şaşırmıştım. Naz, gözlerini yine ekrana dikmişti. Zenciler, şimdi yuvarlanmışlar ve üstteki alta geçmişti. Sarışın kadın onun, ikinci zenci de kadının üstündeydi yine. İnliyor, çırpınıyordu kadın. Alttaki zencinin siki amında, üsttekininki götündeydi şimdi. Büyük bir hırsla, onu sikmeyi sürdürüyorlardı.

“Seyret sevgilim…” demişti karım o sırada, “Bak ne kadar güzel sikiyorlar kadını… Ohhhhhh çok güzel… Bakarken içim bir hoş oluyor…”

Aceleci parmaklarla, pantolonumun önünü çözüyordu. Sonunda sikimi dışarı çıkarıp, ağzına almayı becermişti. Gözlerimi kapayıp, kendimi tümüyle ona bırakmıştım ben de.

Bundan sonraki bir hafta boyunca, eline geçirdiği her fırsatta, Juan konusunu yeniden gündeme getirmişti Naz. Akşamları eve geldiğimde, mutlaka içinde iki erkeğin bir kadını siktiği sahneler bulunan DVD’ler ayarlamış oluyordu ve onları seyrederken, sürekli beynimi yıkamaya çalışıyordu. Sonra da kucağıma çıkıp, sikimin üstüne oturuyor ve aklımı başımdan alıyordu. Juan konusundaki direncimi de, ufak ufak kaybetmeye başlamıştım. O da bunu hemen farketmişti tabii.

“Tut ki dediğini yaptım…” demiştim sonunda, “Juan’ın izine çıkmasına yardımcı oldum ve buraya geldi diyelim… Onun böyle bir şeye razı olacağının garantisi yok ki…”

“Her şeyin bir usulü vardır sevgilim…” diye yanıtlamıştı beni, götünün içindeki sikimi koparacakmışcasına sıkıştırarak, “Önce yalnız sikecek beni… Sonra da, ikiniz birlikte…”

“Çok emin konuşuyorsun…”

“Sence bana direnebilir mi..?”

İşte bu soruya verilecek yanıt bulamamıştım. Herhangi birinin bile Naz’a direnmesi zordu. Juan’ın ise hiç direnemeyeceği kesindi. Abazanlıktan ölüyordu herif.

Burada size, biraz karımdan söz etmek gerekiyor galiba. Naz benden dört yaş küçük. Yani yirmiyedi yaşında. Boyu bir haylı uzun. Vücudu ince ama en can alacak yerleri, baş döndürecek kadar güzel ve yuvarlak. Hiç doğurmadığı için, biraz küçük sayılabilecek memeleri, dimdik, kütür kütür sert ve yusyuvarlak. Beli incecik. Kalçaları ise birden genişliyor. Arkadan bakıldığında kıçının güzelliği, normal her erkeği götçü yapacak boyutta. Bacakları alabildiğine uzun ve düzgün. Sapsarı saçlarının çevrelediği yüzü de çok güzel. Ama bundan da önemlisi, yüzündeki o inanılmaz sik kaldırıcı ifade tabii.

Arkadaşlarım da dahil olmak üzere, çevremizdeki tüm erkeklerin Naz’a sulandıklarını biliyorum. Sayıları pek fazla olmasa da, bazılarının onu siktiğine eminim. Özellikle, cezaevinde geçirdiğim o bir yıllık süre içinde, birilerinin bu fırsatı değerlendirmemiş olması, imkansız görünüyor bana. Buna pek aldırdığımı da söyleyemeyeceğim. Çünkü Naz benim karım. Beni sevdiğini biliyorum ve ben de onu seviyorum. Önemli olan tek şey de bu zaten.

Ama, onun Juan konusunda bu kadan ısrarlı olmasının beni iki açıdan şarıttığını da söylemem gerekiyor. Bunlardan biri, onun yılmak bilmeden konuyu gündemde tutması. İkincisi ise Juan’ın karımı sikmesi ihtimalinin beni inanılmayacak kadar çok tahrik ettiğini farketmem. Naz ısrarlı oldukça daha çok tahrik olmam da, işin öbür yanı tabii.

Neyse. Sonunda boyun eğmek zorunda kalmıştım. Juan’a bir mektup gönderip, eğer isterse bizi referans göstererek ve evimizin adresini vererek izin isteyebileceğini, eğer alabilirse de, izin süresince bizimle kalabileceğini yazdım. Bundan sonrası da, çok çabuk gelişti. İşte şimdi, bir Cuma sabahı, trenden inmiş, karşımdaydı.

Pırıl pırıl traşlı kafası, kalın kara bıyıkları ve İsveçliler’inkine pek benzemeyen giysileriyle, istasyondaki kalabalıktan hemen ayrılıyordu Juan. Anladığım kadarıyla, şık olmak istemişti. Hava iyice sıcak olduğu için, beyaz bir pantolan ve beyaz deri ayakkıbılar giymişti. Üstünde de, açık mavi ve çiçek desenli, kolları kısa bir gömlek vardı. Gömleğin bir kaç düğmesi açıktı ve göğsünün kılları dışarı taşıyordu. Onu ilk kez böyle sivil giysiler içinde görüyordum. Ama anladığım kadarıyla bunlar, içeri girmeden önce alınmış, esk**en de kullandığı şeylerdi. Cezaevi’nde biraz kilo almıştı ve şimdi pantolon da, gömlek de, biraz dar geliyordu ona. Elinde küçük bir çanta ve hava soğuyacak olursa giyebileceği merserize bir hırka vardı. O da beyazdı. Tokalaşmak için elini uzattım. Ama o bana sarılıp öptü. Türk usulü. Sonra çıkıp arabaya bindik ve eve doğru yola çıktık.

Evim, İstanbul’un biraz dışında, Zekeriyaköy’deydi . Denizin kenarındaki bu villayı, bir kaç ay önce almıştım. İki katlı, oldukça büyük bir binaydı. Ama bana asıl cazip gelen tarafı, üç tarafı yüksek bir çitle çevrili bahçesinin büyüklüğüydü. Bahçenin dördüncü tarafı ise denizdi. Hatta motorlu yatımı teknemi bağlayabildiğim özel bir iskelesi bile vardı. Bahçe kapısını uzaktan kumandayla açıp arabayı içeri soktuğumda Naz bahçede, orta tarhdaki çiçeklerle uğraşıyordu. Bizi görünce, elinde bir çiçek makası ve çapa, doğrulup bekledi.

Juan, sanki biri kafasına vurmuş gibi, sessizleşmişti bir anda. Gözleri karımın üstüne kilitlenmiş gibi, öylece oturuyordu arabada. Haksız sayılmazdı.

Naz’ın üstünde, beyaz bir tulum vardı. İncecik, penye kumaştan yapılma, daracık ve vücudunu ikinci bir deri gibi saran bir tulum. Kolları ve omuzları çıplaktı. Tulumun önü, beline kadar düğmeliydi ve üstteki iki düğmeyi açık bırakmıştı. Ama işin en öldürücü yanı, kumaşın inceliğiydi. Meme başları, göbeğinin çukurluğu ve hatta kasıklarında, amının üstünde bıraktığı bir tutam kıl bile belli oluyordu. Bize doğru yürüdü. Memeleri, attığı her adımda, müthiş sik kaldırıcı bir biçimde sallanıyordu. Ayaklarında yine beyaz, bez ayakkabılar vardı.

Juan, kımıldamadan oturuyordu hala. Birden sikinin kalkmış olduğunu farkettim. Pantolonunun önünde, küçük bir çadır oluşmuştu. Kapıyı açıp indim. Ama o hala oturuyordu. Dua ediyormuş gibi, gözlerini kapamıştı. Ses çıkarmadan bekledim. Sonunda biraz kendini toplayıp o da indi aşağıya. Bu arada karım da yanımıza gelmişti. Onları tanıştırdım. Sol elini pantolon cebine sokmuştu Juan. Böylece, kalkmış sikini biraz gizlemeye çalışıyordu. Sonra, birlikte varendaya doğru yürüdük.

Naz önümüzde yürüyordu. İncecik penye kumaş, kalçalarını sımsıkı sarmış ve aralarına girmişti. Attığı her adımda kımıl kımıl oynayan ve sağa sola çalkalanan o başdöndücü yuvarlaklar, benim bile sikimi kaldırmıştı. Juan ise iyice mahvolmuş gibiydi. Varendaya ulaştığımlız anda, rahat koltuklardan birine oturdu ve hala elinde olan hırkasını kucağına koydu. Böylece de biraz rahatlamış oldu. Şimdi sikini gizlemişti.

Karımın dudaklarında beliren küçük gülümsemeden, onun da durumun farkında olduğunu anlıyordum. Sonra gözüme, sehpanın üstündeki viski şişesi, bardaklar ve buz kovası çarptı. Ben de bir koltuğa oturdum. Naz bardaklara bol bol viski koyup, Juan’a ve bana verdi. Genelde sabah sabah viski içmek kimsenin aklına gelmezdi tabii ama, ben karımın işin içine alkolü de katıp, biran önce hedefine varmayı amaçladığını anlıyordum. Bardaklarımızı, Juan’ın üç günlük özgürlüğünün şerefine kaldırdık.

Naz, Juan’la benim tam karşımıza gelen koltuğa oturmuştu. Bardağını yanındaki küçük sehpanın üstüne koyup öne eğildi ve ayakkabılarının bağlarını çözmeye başladı. Tanrım, memeleri tulumundan dışarı fırlamak üzereydiler. Sonra, Juan’ın oraya bakmamaya çalıştığını farkettim. Bu arada karım ayakkabılarını çıkarmıştı bile. Şimdi çıplaktı ayakları. Dizlerini biraz daha aralamıştı. Yalnızca parmak uçları değiyordu yere. Bardağını bir kere daha havaya kaldırıp, bizi de içmeye zorladı.

Juan, sürekli benimle konuşuyordu. Bunu, Naz’a fazla bakmamak için yaptığını anlamıştım. Bir çeşit savunma mekanizmasıydı yani. Ama, daha yeni başlıyordu her şey. Bir süre sonra hiç bir savunma yönteminin onu kurtaramayacağını biliyordum. Nitekim, karım saldırıya geçmişti bile. Durmadan sorular yönelterek, Juan’ı ona bakmaya zorluyordu artık. Bu arada bardaklarımız da boşalmıştı. Naz ayağa kalkıp, üçünü de tekrar doldurdu. Bu sefer yerine oturduğunda, dizlerini daha da çok aralamıştı. Yine Juan’la konuşuyordu. Bir süre sonra küçük ritmik hareketlerle, dizlerini açıp kapamaya başladı.

İnanılmaz derecede huzursuzdu Juan. Karımın içine düşmüştü. Naz dizlerini iyice araladığında, amının dudakları belli oluyordu tulumunun incecik kumaşı altından. Juan’ın aksine, onun durumdan son derece memnun olduğunu görebiliyordum. Viskinin de etkisiyle, oldukça rahat hareket ediyordu artık. Sonra, amının sulanmış olduğunu farkettim. Tulumun incecik kumaşı şimdi ıslanmış ve artık amı, bir resim gibi görünmeye başlamıştı. Manzara öylesine sik kaldırıcıydı ki, ben de bacak bacak üstüne atıp, kalkmış sikimi gizlemek zorunda kalmıştım. Juan’ın yüzü iyice kızarmıştı artık. Gözlerini bir türlü koparamıyordu oradan. Tek yapabildiği, arada sırada bana kaçamak bakışlar fırlatarak, durumun farkında olup olmadığını anlamaya çalışmaktan ibaretti. Bir saatten fazla oturduk öyle.

Juan, kente, alış verişe inmek istiyordu bu arada. Naz, hep birlikte gitmemizi önerdi ve üstünü değiştirmek için yerinden kalkıp eve gitti. Juan’ın gözleri, o gözden kaybolana kadar, attığı her adımda çalkalanan kalçalarından ayrılmamıştı tabii. Başbaşa kalınca, biraz rahatladı ama. Bir süre cezaevinden ve oradaki ortak tanıdıklarımızdan söz ettik. Sonra karımın seslenmesiyle kendimize geldik. Kapıdan çıkmış, bize el sallıyordu.

Juan’ın yüzü, yine allak bullak olmuştu ve yine haklıydı tabii. Tulumunu çıkarmış ve bir büstiyerle bir şort giymişti Naz. Büstiyeri, uçuk sarı renkli ve eteği kesilmiş bir atlet fanilasından başka bir şey değildi. O kadar kısaydı ki, karımın memelerinin alt kısımlarını ancak örtebiliyordu. Bu yetmiyormuş gibi, kol altlarının kesiği de alabildiğine derindi. Bu da, yandan bakıldığında, memelerinin, neredeyse uçlarına kadar görünmesine neden oluyordu. Naz’ın giydiği şort ise üstünde küçücük siyah benekleri olan sarı penye kumaştan yapılmıştı. Öylesine dar ve kısaydı ki, akıl alır gibi değildi. Ona doğru geldiğimizi görüp, bize arkasına dönerek arabanın yanına doğru yürüdüğünde, kıçının yanaklarının bacaklarıyla birleştiği yerde meydana gelen o müthiş yuvarlakların göründüğünü farkettim. Ayaklarına da yine sarı renkli, alabildiğine yüksek topuklu dekolte ayakkabılar geçirmişti. Birden durdu Juan. Sonra da bana tuvaletin yerini sordu. Tarif ettim. Elinde çantasıyla içeri girdi. Ben de karımın yanına gittim.

“Adamı öldürmek üzeresin…” dedim ona, “Ya da en azından, siki pantolonunu yırtacak…”

“Ohhh farkındayım sevgilim… Ama çok hoşuma gidiyor biliyor musun..? Sen bir de bana nasıl baktığını görebilsen… Gözleriyle sikti beni kaç kere…”

Bu arada Juan da evden çıkmış bize doğru geliyordu. Çantasını içerde bırakmıştı. İyice sokulduğunda, birden tuvalette ne yaptığını anlayıverdim. Sikini, pantolonunun sağ paçasının içinde, bacağının üstüne sarkıtmış, daha doğrusu öylesine kalkmış bir sik sarkıtılamayacağı için uzatmıştı. Sonra da, bir şeyle onu, bacağına bağlamıştı. Ama ne yaparsa yapsın, o azman siki, yine tüm hatlarıyla belli oluyordu. Onu bacağına bağladığı yer bile belliydi. Ses çıkarmadım.

Arabaya bindiğimizde, karım arkaya oturdu, Juan da öne, benim yanıma. Otomatik kapıyı yine uzaktan kumandayla açıp vitese taktım ve yürüdük. Neredeyse aynı anda, Naz yine Juan’la konuşmaya başladı. Aynadan, onun arka koltuğun tam ortasında, yani önünde bacaklarını maskeleyecek koltuk bulunmayan tek yerde oturmuştu. Doğal olarak ona dönmek zorunda kalmıştı Juan. Yüzünden, yine aklının başından gittiğini anlayabiliyordum. Çaktırmadan dikiz aynasını biraz aşağıya, karımın bacaklarına doğru ayarladım. Tanrım, manzara müthişti.

Dizlerinin arası, iki karışa yakın açıktı Naz’ın. Şortunun, yalnızca bir parmak enindeki ağı, amının dudakları arasına girmişti. Öyle ki, yalnızca deliği görünmüyordu amının. Benim sikim de artık iyice kalkmış ve kazık gibi olmuştu. Niyetim, alış-veriş yapmayı planladığım hipermarkete giderken, bir taraftan da Juan’a, İstanbul’u göstermekti. Bu nedenle, kentin Batı varoşlarından Bağcılar’daki Carrefour’a gitmeyi planlamıştım. Bu da, yolumuzun epeyce uzun olduğu anlamına geliyordu tabii. Naz, tüm bu süre boyunca, Juan’a işkence etti diyebilirim.

Mağazada da, durum pek farklı olmadı Juan için. Nereye gitsek, karım önden yürüyor ve zavallının aklını başından alıyordu. Kalçalarının hareketleri öylesine baştan çıkarıcıydı ki, Juan’dan başkaları da takılmaya başlamışlardı bu inanılmaz sik kaldırıcı manzaraya. O da bunun farkına varmıştı tabii. İnanılmaz bir biçimde sinirlendiğini farkederek şaşırdım.

“Karın çok güzel bir kadın…” dedi birden bana.

“Biliyorum…”

“Etraftakilerin gözleri hep üstünde… Rahatsız olmuyor musun..?”

“Neden rahatsız olayım ki..?”

“Yani ne bileyim…”

Bundan sonra yine sustu Juan. Bir saate yakan kaldık orada. Juan kendine bir şeyler aldı. Bu arada ben de, tekneyle gezineceğimizi düşünerek bir mayo hediye ettim ona.

Sonra eve dönmek için yeniden arabaya bindik. Naz, tıpkı buraya gelirken yaptığı gibi, yine arka koltuğun tam ortasına oturdu. Ayna zaten ayarlıydı ve şimdi onun bacaklarını iyice aralamış olduğunu görebiliyordum. Şortunun incecik penye kumaşı, hem hareket edip, oturup kalkmaktan gevşemiş, hem de am sularıyla sırıl sıklam ıslanmıştı. Şimdi, amının dudakları iki taraftan görünüyordu artık. Kısacası Juan’ı tekrar ve bu sefer daha da şiddetli boyutta esir almıştı. Üstelik bütün bunlar yetmiyormuş gibi, sağ elinin işaret parmağını, bacağının iç tarafında yukarı aşağıya dolaştırmaya da başlamıştı karım. Sanki hafifçe bacağını kaşıyormuş gibiydi ama, bu öylesine sik kaldırıcı bir etki yapıyordu ki, benim de sikim artık zonklamaya başlamıştı.

Eve döndüğümüzde, Juan’a odasını gösterdim. Evin üst katında, bizim yatak odamızın bitişiğindeki odayı, onun için hazırlamıştık. Çantasını ve dükkandan aldıklarını alıp odasına girdi. Karımla ben de kendi odamıza girdik. Naz’ın gözleri parlıyordu. “Acayip bir herif bu sevgilim…” dedi, “Yol boyu beni gözleriyle sikti adeta…”

“Ama sen de öyle bir oturuyordun ki, başka bir şey yapmasına olanak yoktu zaten…”

“Ohhhh… Güzel görünüyor muydum..?”

“Neredeyse amın görünüyordu…”

Yüzünde şeytanca bir gülümsemeyle, gidip yatağın üstüne oturdu karım. ine bacaklarını birbirinden ayırmıştı.

“Böyle miydi..?” diye sordu gözlerimin içine bakarak.

Yalnızca başımı sallayabildim. Gerçekten de müthişti manzara. Şimdi ayakkaplarını da çıkarmıştı Naz. Sağ elini götürüp, orta parmağıyla amını okşamaya başladı.

“Offf nasıl da sulanmış amım… Sik istiyor, biliyor musun..?”

Sikim kazık gibi olmuş, dudaklarım kurumuştu. Büyülenmiş gibi, karımın şortunu indirmesini seyrettim. Sonra da büstiyerini çıkarıp attı. Şimdi çırılçıplaktı karşımda. Gözlerimin içine bakarak, vücudunun üst kısmını yatağın üstüne bıraktı. Bu yetmiyormuş gibi, bir de bacaklarını havaya kaldırmış ve iyice ayırarak, dizlerini yukarıya çekmişti. Tabak gibi açıktı karşımda. Amı, susamış bir ağız gibi açılmıştı. Yapılabilecek tek şeyi yaptım o zaman. Hızla soyunup sokuldum ona doğru. Sikimin başı, amının şişmiş dudaklarına değdiğinde, tüm vücudu titredi Naz’ın.

“Ohhhh sik beni…” diye inledi, “Hadi sok sikini içime… Ohhhh hadi… Sikilmek istiyorum…”

Ses tonu öylesine yüksekti ki, şaşırmıştım. Birden ne yapmaya çalıştığını anlayarak, daha da heyecanlandım. Juan’ın odasıyla bizimkinin arasında, kilitli bir kapı vardı ve sesimizi rahatlıkla duyabilirdi Juan. Karım işte sırf bu nedenle yükseltmişti sesini. İşitilmek istiyordu. Garibim Türk’ü, kendini göstere göstere tahrik ettiği yetmiyormuş gibi, şimdi bir de sesle tahrik etmeye çalışıyordu onu. Dibine kadar geçirdim amına. Bu, Naz’ın, sarsıla sarsıla belini getirmesine neden oldu. Durup, sakinleşmesini bekledim. Sonra da onu sikmeye başladım. Zevkten çıldırmış gibiydi.

“Sik beni…” diye bağırdı, “Ohhhh sik beni n’olursun…”

Başım dönüyordu. Her an belim gelebilirdi ama, tüm gücümle kendimi tutmaya çalışıyordum.

“Sence ne yapıyordur şimdi..?” diye fısıldadı karım.

“Mutlaka otuzbir çekiyordur…” dedim fısıldayarak.

“Ohhhh müthiş sevgilim… Hadi sik beni… Ohhhh hadi sik beni… Ahhhhhhh… Ohhhhhh… Immmnnhhh… Ahhhhhh…”

Yine çığlık çığlığaydı. Hiç susmuyordu neredeyse. Sürekli inliyor, bağırıyordu. Juan’ın uçtuğuna emindim. Otuzbir çekmekte olduğuna da. O kadar çok tahrik olmuştum ki, daha fazla tutamadım kendimi. Tohumlarımın içine dolduğunu hissetmek, Naz’ın da iyice çıldırmasına neden oldu. Bağıra bağıra belini getiriyordu o da. Sonra öylece yığılıp kaldık.

Yatağın üstünde birbirimize sarılıp, bir süre öylece yattık. Sonra Juan’ın oda kapısının açılıp kapandığını duyduk. Aşağı iniyordu. Karım biraz doğrulup dirseğini yatağa dayadı ve gözlerimin içine bakmaya başladı.

“Zamanı geldi artık galiba, değil mi sevgilim..?” dedi sonra da.

“Neyin zamanı geldi..?”

“Kendimi bu Bolivyalı’ya siktirmemin tabii…”

Birden yine alabildiğine heyecanlandım. Bunun düşüncesi bile, inanılmaz tahrik ediyordu beni. Juan’ın, cezaevinin saunasında gördüğüm siki geldi gözlerimin önüne. Naz, onu neyin beklediğini bilmiyordu hala.

“Nasıl yapacaksın bunu..?” diye sordum.

“Şimdi aşağıya, onun yanına gideceğim ve senin uyuduğunu söyleyeceğim… Bu fırsatı kaçırmayacağına eminim…”

“Ben nasıl seyredeceğim peki..?”

“Mutfağa girip, servis penceresinden seyredersin…”

Sikim yeniden kalkıp kazık gibi olmuştu. Ama karımın buna aldırdığı bile yoktu. Yataktan kalkıp banyoya girdi. Kapıyı kapamamıştı ve yattığım yerden amını yıkadığını görebiliyordum. Az önce içini tohumlarımla doldurduğum amını, Juan için temizliyordu. Kalkıp, ayağıma bir şort geçirdim. Bu arada Naz da banyodan çıkmış ve gardrobunu açmıştı. Sonunda öyle bir şey seçip üstüne geçirdi ki, Juan’ın onu görür görmez kafayı iyice yiyeceğini anladım. Şarap rengi, pamuklu krep kumaştan yapılma bir giysiydi bu. Çıplak vücudunun tüm hatlarını meydanda bırakıyordu kumaş. Kolları, omuzları ve kütür kütür memelerinin önemli bir kısmı zaten meydandaydı. Eteği de, kalçalarını ancak örtüyordu. Ayakları çıplaktı. Yüzünde şeytani bir ifadeyle baktı bana.

Odadan beraberce çıktık. Sessizce mutfağa dalıp, servis penceresinden salona baktım. Juan, televizyonun karşısındaki büyük deri kanapede oturuyordu. Beyaz bir şort giymişti. Bunu o gün Carrefour’dan almıştı. Bunun dışında çıplaktı. Dev gibi vücudunun esmer rengi ve kollarıyla bacaklarını olduğu gibi tüm göğsünü ve omuzlarını da kaplayan simsiyah kıllar nedeniyle, tıpkı onu ilk çıplak gördüğümdeki gibi, adeta bir hayvana benziyordu. Sonra karım da girdi görüş alanımın içine. İlk gözüme çarpan, yüzündeki müthiş ifade oldu. Juan’ın görüntüsünden dehşetli etkilenmiş olduğunu anladım o anda. Doğruca bara yürüyüp, iki büyük bardak viski hazırladı, sonra da gelip Juan’ın oturduğu kanapenin öbür ucuna oturdu ve bardaklardan birini ona verdi.

Bolivyalı’nın yüzünün yine allak bullak olduğunu görüyordum. Naz’ın görüntüsü, yine aklını başından almıştı. Üstelik biraz önce onun sikişirken çıkardığı sesleri de dinlemişti. Şortunun önünde, giderek büyüyen bir kabarıklık belirmeye başlamıştı bile.

“Semih nerede..?” diye sordu karıma.

“Yukarda uyuyor…”

“Yoruldu galiba…”

Hafifçe gülümsüyordu Juan. Ama bu öyle tatlı, ya da şirin bir gülümseme değildi. Neden yorulduğumu düşündüğünü anlamamak mümkün değildi, yüzündeki ifadeden.

“Bilmem…” dedi Naz, “Yoruldu herhalde…”

“Doğruyu söylemek gerekirse, gerçekten şanslı bir erkek Semih…”

“Öyle mi..?”

“Öyle tabii… Çok güzel bir kadınsın…”

“Teşekkür ederim…” dedi karım, bardağını ona doğru kaldırırken.

İçkilerinden birer yudum aldılar. Naz, kanapede hafifçe yan dönmüş, yüzü Juan’a dönük oturuyordu. Eteği oturken öyle bir sıyrılmıştı ki, bacakları, kalçalarına kadar meydandaydı. Sonra daha da müthiş bir şey yaptı ve ayaklarını kanapenin üstüne, Juan’la arasına alıp, yüzünü tümüyle ona döndü. Şimdi tam amını görüyor olmalıydı Bolivyalı. Bunu, onun iyice kızarıp kasılan yüzünden anlıyordum. Ama asıl gösterge, Juan’ın şortunun önünde meydana gelen muhteşem kabarıklıktı. Kısa bir süre önce, sikişirken çıkardığı seslerini duyup muhtemelen otuzbir çektiği, akıl almaz kışkırtıcılıktaki kadın şimdi yanıbaşında, elini uzattığında dokunabileceği kadar yakınında oturuyordu ve bu yetmiyormuş gibi, akıl almaz güzellikteki bacaklarıyla amını, gözüne sokmuştu. Siki kalkmayacaktı da ne olacaktı yani. Elindeki viski bardağını kafasına dikiverdi birden.

Naz, amını ona daha da çok göstererek ayaklarını yere indirdi ve elindeki boş bardağı alıp yeniden bara doğru yürüdü. Ayak parmaklarının ucuna basıyordu. Kalçaları, inanılmaz bir şekilde çalkalanıyordu. Dolu bardakla geri gelirken de, Juan gözlerini, attığı her adımda hafif hafif sallanan memelerinden ayıramaz olmuştu. Sonra yine, aynı biçimde oturdu yerine. Juan da, eline aldığı dolu bardaktan kocaman bir yudum daha aldı.

“Hiç aldattığın oluyor mu..?” diye sordu karıma sonra da.

“Anlamadım… Kimi aldattığım oluyor mu..?”

“Kocanı… Yani Semih’i demek istiyorum…”

“Pardon ama, neden merak ettin bunu..?”

“Hiç… Yani, merak ettim işte öyle…”

“Öyle mi..? Yoksa başka bir amacın mı var..?”

Juan biraz sıkışmış görünüyordu. Ne diyeceğini şaşırmış bir hali vardı. Aslında bu soruyu birden bire sormasının tek bir nedeni olduğunu, karım da biliyordu o da. Ama, sanki biraz cesareti kırılmış gibiydi. Ama bunun nedeni, kesinlikle biliyordum ki, Naz’ın benim karım olmasıydı. Suçluluk duygusuyla mücadele ediyor olmalıydı Juan. Yoksa karım hakkındaki gerçek düşüncesinin ne olduğu gayet açıktı. Bunun en büyük kanıtı da, şortunun önündeki koca çadırdı tabii.

“Bence böyle bir şey sorarken asıl amacın başkaydı…” diye onu sıkıştırmayı sürdürdü Naz.

“Nasıl yani..?”

“Ne kadardır cezaevindesin sen..?”

“Aralıksız üç yıldır…”

“Ve bu süre içinde hep tek başınaydın değil mi..? Yani eğer porno dergilerini saymazsak tabii…”

Sesi çıkmadı Juan’ın. Ama iyice heyacanlanmış olduğunu görebiliyordum. Elindeki viski bardağını yeniden ağzına götürüp, kocaman bir yudum daha aldı. Naz ise konuşmayı sürdürüyordu.

“Bunlar, kocamı aldatıp aldatmadığımı sormanın başka, daha gerçek bir nedeni olduğunu düşündürüyor bana… Ne dersin…?”

Hala susuyordu Juan. Karım onun gözlerinin içine baka baka, dizlerini hafifçe araladı. Tanrım, şimdi doğrudan onun güzelim amının içine bakıyor olmalıydı Bolivyalı.

“Kaldı ki, böyle düşünmeme neden olacak başka şeyler de oldu bugün…” diye sürdürdü Naz.

“Ne gibi yani..?”

“Beni gördüğün ilk andan beri, gözlerini üstümden ayırmadın… Tüm gün boyunca, her yerimi, gözlerinle didik didik ettin mesela…”

“Ama…”

“Ama ne..? Yapmadın mı..?”

“Belki ama…”

“Belki mi..? Her an bana bakıyordun… Hem de ne biçim bakıyordun… Saldırgan gözlerle… Kendimi, ırzıma geçilmiş gibi hissettim sürekli… Şimdi de aynen öyle bakıyorsun bana… Aklından tek bir şey geçtiği belli… Bunu yapıp yapamayacağını anlamak için de, tutup anlamlı sorular soruyorsun bana…”

Bardağın dibinde kalan viskiyi olduğu gibi kafasına dikti Juan. Sonra gözlerini, yeniden karımın üstünde dolaştırmaya başladı. Arkasına yaslanmıştı. Bacakları birbirinden aralık oturuyordu ve siki, neredeyse şortunu yırtmak üzereydi. Burun deliklerinin kabardığını görebiliyordum. Tepeden tırnağa sik kesilmiş gibiydi.

“Sesini çıkarmıyorsun… Bu itiraf demek… Ama aslında itiraf etmene bile gerek yok biliyor musun..? Söylediklerimin ne kadar doğru olduğunun kanıtı, gözlerimin önünde duruyor zaten… Hem de sıradan değil, bayağı büyük bir kanıt bu… Offf hem de çok büyük…”

Karımın bu sözlerle birlikte, sağ ayağını yavaşça Juan’a uzattığını gördüm. Büyülenmiş gibi onu, daha doğrusu onun yaklaşmakta olan çıplak ayağını seyrediyordu Bolivyalı. Gerçekten de, müthiş sik kaldırıcı bir manzaraydı bu. Göğsündeki kapkara kılların gizlediği kaslarının gerildiğini görebiliyordum. Sonunda Naz’ın ayağı biraz havalandı ve biçimli ayak parmakları, Juan’ın sikine değmeye başladı. Çok hafif bir temastı bu. Ama yine de, Bolivyalı’nın tüm vücudunun titremesine neden olmuştu.

“Niye açık açık söylemiyorsun..?” diye sordu karım, “Hadi söyle…”

Ayağı şimdi, hafif hareketlerle Juan’ın siki üstünde dolaşmaya başlamıştı bile. Bacaklarını da, iyice aralamıştı şimdi. Artık olduğu gibi meydandaydı amı.

“Hadi söyle beni sikmek istediğini…” diye sürdürdü Naz, “Beni sikmek istiyorsun değil mi..? Ohhhh söyle hadi…”

Juan’ın vücudunun sarsıldığını gördüm. Şortunun önü, bir anda sırılsıklam kesildi. Tanrım belini getirmişti. Bu kadar tahrik olmaya dayanamamış ve belini getirmişti. Bu beklenmedik gelişme, karımın da aklını başından almıştı bu arada.

“Ohhhh belin geldi…” diye inledi, “Yalnızca ayağımla dokunduğumda bile, belini getirdin… Ama anlamıyorum bir türlü… Eline beni sikmek için böyle bir fırsat geçmişken ne bekliyorsun..? Ohhhh ne bekliyorsun..?”

Birden doğrulduğunu gördüm Juan’ın. Karıma sokuldu. Sol eli, bir şimşek hızıyla bacaklarının arasına girdi de parmakları bir anda hedefine ulaşıverdi. Naz’ın amını avuçlamıştı. Daha da sokuldu ve bir anda öpüşmeye başladılar. İp kopmuştu.

Kollarını Juan’ın boynuna dolamıştı karım. Birbirlerinin ağızlarını yemek istermiş gibi, hırsla öpüşüyor, emişiyorlardı. Dillerinin birbiriyle boğuşurken çıkardığı şakırtılı sesleri, ben bile duyabiliyordum. Bir eliyle de, Naz’ın güzelim memelerini mıncıklamaya başlamıştı Juan. Tümüyle kendini bırakmıştı karım. Sonra ellerinden birini onun boynundan çekip, sikine götürdü. Beyaz şortun altındaki sik, hala kocamandı.

“Offf ne kadar büyük sikin…” diye inledi, ağzını Juan’ınkinden kurtararak.

Sesi zevkten boğuklaşmıştı. Sonra öbür elini de getirip, aceleci parmaklarıyla Türk’ün şortunun önünü açmaya koyuldu. Bunu başardığında da, sağ elini içeri sokup, o kocaman siki dışarı çekti. Gözleri büyümüştü. Doğrusu ben de, ondan farklı bir durumda değildim. Gerçi Juan’ın sikini daha önce de görmüştüm ama o zaman inikti. Şimdi karımın elindeki ise inanılmaz büyüklükte, kelimenin tam anlamıyla bir erkeklik abidesiydi. En az yirmibeş santim olmalıydı. İnanılmayacak kadar da kalındı. Vücudunun başka yerlerinden daha koyu renkte, neredeyse kapkara ve alabildiğine kıllıydı. Morarmış başı, dev bir mantara benziyordu. Naz’ın onu en dibinden kavrayan beyaz eli, bir çocuğunki gibi, küçücük kalmıştı.

Sonra müthiş bir şey oldu ve Juan’ın sikinden, uzun, beyaz bir bel sütunu fışkırıverdi havaya ve küçük bir kavis çizip karımı, tam yüzünün ortasından vurdu. Zavallı Bolivyalı o kadar abazandı ki, kendini tutamamıştı. Ama elindeki sikin birden fışkırmaya başlaması ve yüzüne gelen beller, Naz’ın da, kontrolünü tümüyle yitirmesine neden olmuştu bu. İnlemeye başlamıştı. Tüm vücudu sarsılıyordu. Tanrım, o da belini getiriyordu.

Ama kendini daha çabuk toplayan yine de karım oldu. Bir süre elindeki siki hayran hayran seyretti, sonra da, ağzını açıp Juan’ın kucağına eğildi. Dudakları, bir anda, sertliğinden en küçük bir şey bile kaybetmemiş olan o kocaman sikin başına yapışıverdi. Sonra onu ağzından çıkarıp, başını yalamaya, her yerine bulaşmış olan erkeklik sıvılarını temizlemeye koyuldu.

Juan’ın yüzünün zevkle çarpılmış olduğunu görebiliyordum. Sağ elini getirip, parmaklarını karımın saçları arasına geçirmişti. Kalçaları küçük hareketlerle kanepeden kalkıyor, sikini aklını başından alan o güzelim ağza sokmaya çalışıyordu. Birden, naraya benzeyeh bir ses çıktı ağzından. Yine fışkırtıyordu. Tohumları bu sefer Naz’ın ağzına doluyordu. Gözlerimi, karımın gırtlağından alamıyordum. Hızla oynuyordu. Tüm gücüyle, ağzına dolan belleri yutmaya çalışıyor ve bir taraftan da, sarsıla sarsıla belini getirmekteydi o da. Sonunda, biraz sakinleştiler.

Ama fazla uzun sürmedi bu durum. Önce karım doğrulup, başını Juan’ın kucağından çekti. Bütün yüzü, ve ağzının çevresi, bel içinde, pırıl pırıl parlıyordu. Manzara öylesine tahrik ediciydi ki, sikim çatlayacak hale gelmişti. Sonra Juan hareketlendi. Naz’ı omuzlarından itip, arkasına yaslanmasını sağladı önce. Peşinden de, kendi eğilip, başını onun kasıklarına gömüverdi. Önce seyrederken içine düştüğü, sonra avuçlayıp mıncıkladığı o güzelim am, şimdi ağzının altındaydı. Yalamaya başladı. Şapırtılı sesler çıkarıyor, karımın amını sanki yiyordu.

Rahatlamak için şortumu indirip, sikimi dışarı çıkardım. Biraz okşayacak olsam belimin geleceğinin farkındaydım. Seyrettiklerim, beni inanılmaz oranda tahrik etmişti. Naz’ın beli bükülmüştü. Zevkle inlediğini duyuyordum. Juan, gerçekten amını yiyordu sanki. Ayaklarını onun sırtına dayamış, kendini tümüyle amının içinde dolaşan dile bırakmıştı karım. Birden sarsıla sarsıla belini getirmeye başladı. Sonra da bir daha ve bir daha.

Durup doğruldu Juan. Sonra ayağa kalkıp, tek harekette şortunu indirdi. Şimdi tüm haşmetiyle meydana çıkmışı siki. Tanrım, sanki bir doğa harikasıydı karımın karşısındaki. Az öncekinden çok daha büyük görünüyordu. Taşakları da kocamandı Bolivyalı’nın. Kapkara ve kıllı birer torsba gibi sallanıyorlardı bacaklarının arasında. Naz, büyülenmiş gibi seyrediyordu onu.

“Sik beni…” diye fısıldadı sonra da, “Ohhhh hadi sik beni… Sok sikini bana hadi… Ohhhh sok n’olur…”

Bacaklarını alabildiğine açmış, dizlerini büküp omuzlarına doğru çekmiş, ayak parmakları aşağı bükük, öylece bekliyordu Bolivyalı’nın sikini. Juan’ın yüzüne baktığımda, sikim daha da kalktı sanki. Şehvetle çarpılmıştı. Gözleri parlıyordu. Ağzı aralıktı ve burun kanatları sürekli oynuyordu. Kanapenin üstüne dizlerini basıp, karımın bacaklarının arasına girdiğini gördüm. Bir eliyle sikini dibinden tutup aşağı eğdi ve biraz daha sokuldu. Şimdi o inanılmaz büyüklükteki sikin kocaman bir mantara benzeyen başı, Naz’ın amının iyice açılmış dudaklarına değmeye başlamıştı.

“Sok…” diye inledi karım, “Ohhhh sok… Sik beni… Sik beni hadi…”

Juan’ın kalçaları hafifçe ileri gittiler ve sikinin başı, karımın amına yavaşça kaydı. Aynı anda Naz’ın tüm vücudu tekrar sarsılmaya başladı. Yine belini getiriyordu. İnanılır gibi değildi.

“Sik beni…” diye bağırdı birden, “Ohhhhhh sik beni…”

Juan’ın tüm kontrolü kaybetmek üzere olduğunu farkediyordum. Aniden ve tek bir harekette kökleyiverdi ve o inanılmaz büyüklükteki, kocaman sik, olduğu gibi, taşaklarına kadar girdi karımın amına. Aynı anda da, homurdanmaya başlamıştı. Kıçının kıllı yanakları açılıp kapanıyordu. Yine tutamamıştı kendini. Bir kez daha getiriyordu belini. Ama bu sefer tohumlarını, Naz’ın amının en dibine fışkırtıyordu ve bu da onun bir kere daha çıldırmasına ve belinin yeniden gelmesine neden olmuştu yalnızca. Bir süre öylece kaldılar.

Gözlerimin önündeki bu hareketsiz manzara bile, inanılmayacak kadar çok tahrik olmama neden oluyordu. O kocaman, kapkara, kıllı Bolivyalı sikinin tamamı, karımın içinde kaybolmuştu. Yüzündeki ifadeden, bunun ona inanılmaz büyüklükte zevk verdiğini anlayabiliyordum. Juan’ın yüzü de, kendini ne kadar büyük bir zevk girdabına kaptırmış olduğunu belli ediyordu. Üç yıldan beri yalnızca elini siktikten sonra, şimdi sımsıkı ve ateş gibi yanan bir ama girmişti siki. Birden karımı sikmeye başladı.

Kalçaları, hızlı hareketlerle ileri geri gidiyor, o kocaman siki Naz’ın amına girip çıkıyordu şimdi. Tanrım, en küçük bir inme belirtisi bile yoktu herifin sikinde. Sokuyor, çıkarıyor, sokuyor, çıkarıyordu. Naz, yine inlemeye başlamıştı.

“Sik beni…” diye bağırdı tekrar, “Sik beni hadi… Ohhhhh çok güzel sikin… Ohhhhh çok güzel… Sik hadi… Ohhhhhh sik… Sik… Ohhhh tanrım, ne kadar güzel sikiyorsun beni… Ohhhhhh… Ahhhhhh… Immmmnnnnhhhh… Sik… Ohhhhhh sik beni… Ohhhh hadi…”

Çığlık çığlığaydı. Tüm vücudu kıvranıp bükülüyor, Juan sikini her sokuşunda kasıkları kanapeden havalanıp yükseliyor, içine daha çok sik alabilmek için sanki çırpınıyordu. Müthiş bir sikiş seyrediyordum. Sikenin, üç yıldan beri am yüzü görmemiş cezaevi arkadaşım, sikilenin de karım olması ise bana inanılmaz büyük bir zevk veriyordu. Ama asıl büyük zevki onların almakta olduğu açıktı. İkisi de kendinden geçmiş gibiydi. Juan, şimdi her geri çekilişinde o kocaman sikinin neredeyse tamamını, en ucuna kadar karımın amından çekip çıkarmaya, her ileri gelişinde ise tamamını, dibine kadar sokmaya başlamıştı. Sonra birden durdu ve peşinden de, büyük bir şaplatmayla olduğu gibi geçirip, yine belini getirmeye başladı. Bolivyalı’nın fışkıran bellerini amının en dibinde bir kez daha hissetmek ise karımı delirtti tabi. O da çırpına çırpına, bir kez daha belini getiriyordu.

Yine bir süre durup soluklandılar. Sonra Naz, bir eliyle Juan’ı göğsünden itip, onu kendinden uzaklaştırdı. Bolivyalı’nın o kocaman siki, şimdi amından tümüyle çıkmıştı ve inanılmaz bir biçimde hala dimdik, hala inanılmayacak kadar büyük ve sertti. Karım onu biraz daha iterek kanepeye oturttu. Sonra da kendi kalkıp, ata biner gibi kucağına çıktı Juan’ın. Yüzü ona, arkası bana dönüktü. Bolivyalı’nın siki, kalçalarının arasından geçerek yukarıya uzanmış, neredeyse beline kadar gelmişti. Akıl almaz bir manzaraydı bu. Naz, ayaklarını onun bacaklarının iki yanında kanepeye basıp kalçalarını havaya kaldırdı ve amının alabildiğine açık oturan dudaklarını, bir eliyle dibinden kavradığı o kocaman sikin başına dayadı. Bir an öylece durdular. Sonra karımın kalçalarını aşağı bıraktı ve Bolivyalı’nın kapkara siki, içine gömülmeye başladı.

Kelimenin tam anlamıyla büyülenmiş gibiydim. O devasa sik, yağ gibi kayıp karımın amına giriyor, karnının derinliklerinde kayboluyordu. Sonunda, yalnızca kocaman torba gibi taşakları kaldı dışarda. Sonra Naz’ın kalçalarının yeniden hareketlendiğini gördüm. İki eliyle Juan’ın omuzlarını sıkı sıkı kavramış, içindeki kocaman sikin üstüne oturup kalkmaya başlamıştı. Ama hareketleri bununla da kalmıyordu. O yusyuvarlak, inanılmaz baştançıkarıcı kalçaları, aynı anda öne arkaya, sağa sola da çalkalanıyordu. Tanrım, sanki dansediyordu Bolivyalı sikinin üstünde. Gözlerimi bu müthiş manzaradan alamıyordum. Bir süre sonra, Juan’ın iri, esmer ve kıllı elleri de girdi devreye. İki eliyle, karımın kalçalarını avuçlamış ve birbirinden ayırmıştı. Gözlerim, şimdi de, onun tüm davet ediciliğiyle ortaya çıkan göt deliğine kilitlenmişti. Hem kendi am sularıyla, hem de Juan’ın belleriyle vıcık vıcık ıslanmıştı götü. İnanılmaz tahrik edici görünüyordu. Sonra Bolivyalı’nın kıllı parmaklarından biri devreye girdi. Götüne dokunan parmağı hissetmek ise Naz’ı iyice çıldırttı tabii. O küçük deliğin ne kadar duyarlı olduğunu çok iyi biliyordum. Götünden sikilmeye bayılıyordu karım. Juan’ın parmağı, şimdi tüm vücudunun titremesine neden olmuştu. “Ohhhhh…” diye inlediğini duydum, “Sok parmağını n’olur… Ohhhh sok parmağını götüme hadi… Ohhhhh…”

Bolivyalı’nın bu isteği ikiletmeye, elbette ki niyeti yoktu. Bir anda sokuverdi parmağını Naz’ın götüne. Bu da, onun sarsıla sarsıla belini getirmesine neden oldu yalnızca. Şimdi Juan’un kucağına oturup kalmıştı. Ama kısa sürdü bu hareketsizlik. Bir süre sonra kalçaları yeniden hareketlendiler. Artık tekrar içindeki o kocaman sikin üstüne oturup kalkmaya, o akıl almaz büyüklükteki erkeklik abidesini amına alıp çıkarmaya başlamıştı. Üstelik şimdi, götüne girip çıkmakta olan kocaman bir parmak da vardı işin içinde.

“Ahhhh çok güzel…” dedi birden, “Çok güzel… Ohhhhh doyamıyorum sikine biliyor musun..? Ohhhh doyamıyorum… Parmağın da çok güzel… Ohhhhh iki deliğimi birden sikiyorsun… Ohhhhh… Ahhhhh… Söyle bana, hoşuna gidiyor mu senin de..? Ohhhhh… Götümü de sikmek istiyorsun değil mi..? O kocaman sikini götüme de sokmak istiyorsun değil mi..? Ohhhhh istiyorsun… Ohhhhh çok güzel… Immmnnnnhhh…”

Sonra birden durup, Bolivyalı’nın sikinin üstünden kalkıverdi. Peşinden de, arkasını ona, yüzünü bana dönüp, yeniden oturdu o kocaman sikin üstüne. Şimdi ayaklarını Juan’ın bacaklarının dış taraflarında, kanapenin tam kenarına basmıştı. Gözlerimin önündeki manzara, gerçekten de müthişti doğrusu. O kocaman sikin tamamı, karımın, dudakları yırtılma derecesinde gerilmiş amına gömülmüştü. Ama seyrettiklerim, Naz tekrar Juan’ın kucağına oturup kalkmaya başladığında daha da müthişleşti. Bu inanılmaz büyüklükteki sikin o küçücük ama girip çıkmasını seyretmek, aklımı başımdan almıştı sanki. Gözlerimi oradan koparabildiğimde ise karımın zevkten ne kadar uçmuş olduğunu açıkça belli eden yüzünü seyrediyordum. Gözleri kısıktı. Alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırmıştı.

Juan bu sefer bayağı dayanmıştı doğrusu. Peşpeşe, bir kaç kez belini getirmek, belli ki, o kocaman taşaklarını biraz boşaltmıştı. İki taraftan birer pençe gibi uzattığı kıllı elleriyle karımın memelerine yapışmış, rüyalarında bile görmediği bir sikişin zevkini çıkarıyordu. Ama asıl zevk alan, yine de Naz’dı tabii. Kendinden geçmiş gibiydi karım.

Sonra birden durduğunu gördüm. Kalçaları yine yükseldi ve Juan’ın siki amından çıkıverdi. Bir eliyle onun dizine tutunup, öbür elini bacaklarının arasından uzatarak o kocaman siki dibinden tuttuğunu gördüğümde, ne yapmak istediğini anlayarak, büsbütün heyecanlandım. Tanrım, götüne istiyordu şimdi de. O akıl almaz büyüklükteki Bolivyalı sikini, şimdi de götüne istiyordu. Doğruyu söylemek gerekirse, düşüncesi bile korkutucuydu bunun. Bu kadar büyük, bu kadar kalın ve uzun bir sikin, o küçücük deliğe girmesi imkansız gibi geliyordu bana. Ama Naz kararlıydı. Onun, neredeyse bir yumruk büyüklüğündeki başını götüne dayadı özenle.

“Ahhhh çok büyük…” diye inledi sonra da, “Çok büyük… Ahhhhh deli ediyor beni… İstiyorum… Götümün içine istiyorum onu… Ohhhhh çok istiyorum hem de…”

Bunu Juan’ın da istediği çok açıktı. Oturduğu yerden sikini yukarı bastırmaya çalışıyor, o kocaman allameyi karımın götüne sokabilmek için uğraşıyordu.

“Dur n’olursun…” diye yalvardı Naz, “Sen bir şey yapma… Ohhhhh çok büyük sikin… Sokmaya kalkarsan, beni yırtarsın sonra… Bırak ben alayım onu içime… Ohhhh bırak ben alayım… Bak nasıl açılıyor götüm… Ohhhh sikini içine alabilmek için açılıyor… Ohhhhhh… Tanrım çok güzel… Ahhhhhh… Immmnnnnhhhh…”

Kalçaları, yine bir dansözünki gibi hareket etmeye, öne arkaya, sağa sola oynamaya başlamıştı. Büyülenmiş gibi, Juan’ın sikinin başının yavaş yavaş kaybolmakta olduğunu görüyordum. Tanrım, inanılır gibi değildi. Sonra müthiş bir şey oldu ve bir nara atlattı Bolivyalı. Vücudu sarsılıyordu. Yine tutamamıştı kendini. Bu sefer tohumlarını, karımın, sikini alabilmek için alabildiğine açılmış küçük götünün içine fışkırtıyordu üstelik. Bunu hissetmek, Naz’ı da çıldırtmıştı tabi. Onun da tüm vücudu sarsılmaya başlamıştı. Ağzından küçük çığlıklar kaçıyordu. Bacakları onu taşımaz hale gelmiş olmalıydı. Bir anda kendini Juan’ın kucağına bıraktığını gördüm. Bolivyalı’nın o akıl almaz büyüklükteki siki, yağ gibi kayarak götüne giriverdi bir anda. İçine fışkıran bellerle vıcık vıcık bir hale gelmiş olmalıydı karımın götü. Kalçalarının Juan’ın bacaklarına değmeye başladığını hissettiğinde de, bir daha geldi beli. Vücudunun üst kısmını Juan’ın göğsüne yaslayıp, kendini iyice bıraktı.

Bir süre öylece kaldılar. Naz’ın tüm gücü bitmiş gibi görünüyordu. Ama Juan’ın hareketsiz kalmaya niyeti yoktu. İki elini uzatıp, karımı diz altlarından kavradı ve bacaklarını yukarı kaldırdı. Manzara müthişti. O kocaman sik, dibine kadar girmişti götüne. Onun biraz üstünde de, alabildiğine açık amı vardı. Perişan bir halde görünüyordu o küçücük am. Kızarmıştı. İçinden, peltelenmeye başlayan beller sızıyordu. Sonra Juan sikmeye başladı. Kalçalarının çabuk hareketleriyle, sikini, karımın götüne sokuyor, çıkarıyor, sokuyordu.

“Ohhhh sik götümü…” diye inledi Naz, “Sik beni… Ohhhhhh götümü sik… Ahhhhhh çok güzel… Ohhhhhh… Imnnnhhh… Ahhhhh… Sik götümü… Ohhhh sik…”

Gerçekten de sikiyordu şimdi Juan. O küçücük göt deliği, sikini sımsıkı sarıp, aklını başından almış, onu zevk bulutlarının üstüne çıkarmış olmalıydı. Yine her geri çekişinde, en ucuna kadar çıkarmaya, her geçirişinde de, dibine kadar sokmaya başlamıştı. Ama Naz, tüm vücudu sarsılarak bir kez daha belini getirmeye başladığında, durmak zorunda kaldı. Karımın küçücük götü, sikini bir mengene gibi sıkıştırmış olmalıydı. Öyle ki, sokup çıkaramıyordu bile. Ama bir süre sonra yine sikmeye başladı onu. Tanrım, o kocaman sik girip çıktıkça, karımın amı da bir ağız gibi açılıp kapanıyor, ortaya, seyrine doyum olmayacak bir manzara koyuyordu. O kadar çok tahrik olmuştum ki, artık her an belimin gelebileceğinin farkındaydım. Ama tüm gücümle kendimi tutmaya çalışıyordum. Sanki belim gelirse, her şey bitecekmiş gibi geliyordu bana.

Karım, artık yalnızca inliyordu. Zevkten uçmuş bir halde olduğunu görebiliyordum. Birden bir daha getirdi belini. Hemen peşinden de bir daha ve bir daha. Ama Juan artık durmuyordu. Ne kadar sıkıştırılmış olursa olsun, o kocaman sikini Naz’ın götüne sokup çıkarmayı sürdürüyordu. Hareketleri giderek hızlanıyordu da üstelik. Bir taraftan da, ağzından hırıltılı sesler çıkarıyordu. Karımın inlemeleriyle birlikte, yalnızca bu sesleri dinlemek bile müthiş tahrik ediciydi doğrusu.

Sonunda, tüm öteki hırıltıları bastıran bir nara çıktı Juan’ın ağzından. Yine tüm vücudu sarsılmaya başlamıştı. Belini getirdiğini, tohumlarını, karımın götünün derinliklerine fışkırttığını görebiliyordum. Ama bu sefer, öyle köküne kadar geçirip durmamıştı. Hala sokup çıkarıyordu ve o kocaman siki tıpkı bir pompa etkisi yaparak, kıvamlı bellerin, höpürtülü sesler çıkararak Naz’ın götünden taşmasına ve taşaklarının üstüne akmasına neden oluyordu.

Karım ise çıldırmış gibiydi gerçekten de. Çırpınıyor, çığlıklar atıyor, sarsılıyordu. Artık kendimi tutmama olanak kalmamıştı. Elimi sikime dokundurmamıştım bile. Ama belim gelmeye, tohumlarım, mutfak masasının üstüne fışkırmaya başladı. Gözlerim kararıyordu. Ben mutfakta, onlar içerde kanapenin üstünde, üçümüz de yığılıp kaldık.

İçimizden ilk ayaklanan karım oldu. Yorgun yorgun kalktı Juan’ın kucağından. Götünden çıkan sik hala inmemiş, hala kocamandı. Üstelik şimdi, üstüne bulaşan bellerle pırıl pırıl parlıyordu da. Büyük bir şaşkınlıkla seyrediyordum, gözlerimin önündeki manzarayı. Juan’a kalsa, karımı sikmeye devam edecek gibi görünüyordu. Ama Naz buna fırsat vermedi.

“Ben yukarı, kocamın yanına gidiyorum şimdi…” dedi ona, “Nasıl olsa üç gün bizimlesin…”

Sonra eğilip, onun hala dimdik duran sikini okşadı hafifçe. Peşinden de arkasını dönüp, salondan çıktı. Ben de hızla merdivenlere yöneldim. Yatak odasına birlikte girdik. Onun son derece heyecanlı olduğunu görebiliyordum. Kapıyı kapar kapamaz boynuma sarılıp, tüm vücudunu benimkine yasladı. Müthiş bir sikiş kokusu yayıyordu. Am ve bel kokusu. Yüzü ve ağzının çevresi, hala bel içindeydi.

“Ohhhh gördün değil mi sevgilim..?” diye sordu fısıldayarak, “Gördün değil mi nasıl sikti beni..? Gördün değil mi ne kadar büyük siki… Ohhhh manyak bir şeydi sevgilim…”

Sonra hiç beklemediğim bir şey yaptı ve bel içindeki dudaklaını, dudaklarıma yapıştırdı. Dili bir anda ağzımın içine kaydı. Burnuma dolan kesif bel kokusu ve dilimin üstünde hissetiğim hafif tuzlu tad, başımın dönmeye başlamasına neden oldu. Sikim bir anda kazık gibi kesildi yine. Bunu hissetmek, karımı da çılgına çevirdi birden. Kendini kollarımdan kurtararak, sırtüstü yatağa attı. Bacaklarını alabildiğine açmış, dizlerini büküp omuzlarına doğru çekmişti. Yeni sikilmiş amıyla götünün görüntüsü müthişti. Her zamankinin aksine, iki deliği de alabildiğine açık, alabildiğine bollaşmış görünüyordu. İçleri bel doluydu. Kendimde değilmişcesine ona doğru yürüdüm ve yere diz çökerek, gözlerimin önündeki manzarayı, daha yakından seyretmeye başladım. Sikim zonkluyordu.

Birden, daha da beklenmedik bir şey yaptı karım ve iki elini bacaklarının arasından uzatarak beni saçlarımdan yakaladı. Başımı kasıklarına doğru çekmeye başladığını hissettim. Tanrım yüzümü vıcık vıcık bel içindeki kasıklarına çekiyordu. Nedendir bilmem ama, direnmek gelmiyordu içimden. Sonra ağzımı alabildiğine açtım ve hırsla yapıştım amının dudaklarına. Az önce öpüşürken ağzıma gelen bel tadı şimdi çok daha kesif bir biçimdeydi. Burnuma gelen birbirine karışmış bel ve am kokuları ise kelimelerle anlatılamayacak kadar tahrik ediyordu beni. Dilimi, Juan’ın alabildiğine bollaştırdığı amının içine sokuverdim.

“Ohhhhhh yala beni sevgilim n’olursun…” diye inledi Naz, “Hadi yala beni… Yeni sikilmiş amımı yala… Ohhhhhh… O koskocaman Bolivyalı sikinin girdiği amımı yala sevgilim… Ohhhhh içime doldurduğu bellerini yala n’olursun… Ohhhhh deli oluyorum… Immmnnnhhh… Ohhhhhh… Yala hadi sevgilim…”

Tüm vücudu, büyük bir kendinden geçmişlik içinde dalga dalga kıvranıp bükülüyordu. Benim için de ip, kelimenin tam anlamıyla kopmuştu. Karımın yeni sikilmiş amını, inanılmaz bir hırsla yalıyor, emiyor, dilimi içine sokuyor, içinden sızan, taşan belleri yutuyordum. Kafamın içinde müthiş bir uğultu vardı. Tüm ömrüm boyunca ilk kez böyle bir şey yapıyordum ve bu beni inanılmayacak kadar tahrik ediyordu. Sonra aynı şeyleri götüne de yapmaya başladım. Aslında tüm hareketlerimi hiç düşünmeden, yalnızca içimden geldiği gibi yaptığımın da bilincindeydim. Bunu farketmek ise sanki mümkünmüş gibi daha da çok tahrik olmama neden oluyordu.

Bu arada karım da çıldırma sınırına gelmiş gibiydi. Tüm adelelerinin kasılıp gevşediğini görebiliyordum. Kalçaları yataktan havalanıp, amını ya da götünü ağzıma büyük bir hırsla bastırıyordu. Yine sürekli geliyordu beli. Amı, durmadan akan bir çeşmeye dönmüştü. Am suları karnının derinliklerinden kopup ağzıma kadar gelirken, Juan’ı bellerini de birlikte getiriyordu tabii. Bu beni çıldırtıyor, daha iştahlı yalamama, daha hırslı emmeme neden oluyor, o zaman da, bir daha ve bir daha belini getiriyordu Naz.

Sonunda, titreye titreye duruldu. Dizlerimin üstünde doğrulup ona sokuldum. Bacakları hala alabildiğine açık, dizleri neredeyse omuzuna yapışıktı. Patlama noktasına gelmiş olan sikimi amına dayadığım anda, hepsi içinde kayboluverdi.

“Tanrım… ” dedim, “Ne kadar bollaştırmış seni…”

Bu sözler, karımın üstünde tam bir tetik işlevi yaptı. Bir kez daha ve alabildiğine şiddetle belini getirdi. Sonra yine duruldu. İnanılmayacak kadar gevşemişti, o her zaman sımsıkı olan küçücük amı. Sikimi çıkarıp götüne soktum bir anda. Tabii o küçük göt deliği de, her zaman alıştığım sıkılığından çok uzaktı. Ama yine amından daha sıkıydı. İki elimle bacaklarını diz altlarından tutup, daha da bastırdım. Sonra da sikmeye başladım. Juan’ı belleriyle bollaşıp vıcık vıcık hale gelmiş götü, hafifçe bollaşmış bir am gibiydi.

“Sik beni sevgilim…” diye inledi Naz, “Ohhh götümü sik sevgilim… Ohhhh yeni sikilmiş götümü sik… Tohumlarını doldur içime… Bellerin içimde Bolivyalı belleriyle karışsın sevgilim… Ohhhhh… Ohhhhh… Çok güzel sevgilim… Ohhhh çok güzel…”

Artık hırsla sikiyordum onu. Karımı, az önce kocaman bir Bolivyalı sikinin girip çıktığı götünden sikiyordum. Hala içini dolduran beller, sikime bulaşıyor ve bunu hissetmek, beni zevkten uçma noktasına getiriyordu. Biraz önce aşağıdaki kanapenin üstünde, Juan’ın o kocaman sikiyle götünden sikilirkenki hali gözlerimin önünden gitmiyordu. Birden içimde bir top patlamış gibi oldu. Tohumlarım fışkırmaya, Naz’ı götünün içinde Juan’ınkilerle karışmaya başladı. İşte bu müthişti. Tanrım hem de çok müthişti. Kendimden geçmeden önce, aklımda olan son şey de buydu.

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

BODRUM’DA ÜÇLÜ AŞK – Part 1

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

BODRUM’DA ÜÇLÜ AŞK – Part 1
Masmavi gökyüzü altında, istanbuldan başladığımız yolculuğun sonuna gelmek üzereydik. Bodrum’a yaklaştığımızda hava daha da sıcak ve kuru hissetmeye başlamıştı. Kız arkadaşımla bir dostumuzun bu yaz kullanmayacağı yazlığına gidiyorduk. Teklif ettiğinde çok sevinmiştik. Başka bir arkadaşı da orada olacaktı ama iki ayrı girişi ve ayrılmış iç düzeniyle ev herkeze rahatlık sağlayacak inşa edilmişti. Ayrıca diğer kişi, Serhat’ın da bizim gibi sanatçı olması rahatlatmıştı.

Haritadan bakarak tepede tek başına duran evin bizim ev olduğunu anlamıştık. Harika görünüyordu. Yeşilliklerin yanısıra rengarenk çiçekler bütün duvarları sarmıştı. Arabayla eve yaklaşırken keyfimize diyecek yoktu. Duvarın önünde park edip motoru durdurduğumuzda sadece bir kaç kuşun sesi duyuluyordu.

Eşyalarımızı bagajdan çıkartmadan içeriye girdik. Bakınıp seslendik ama Serhat ortalıkta yoktu. Zaten araba olmamasından da dışarıda olduğunu tahmin etmiştik. Arabamıza dönüp eşyalarımızı aldık. Boş olan odaya yerleşmemiz fazla vakit almadı.

Etrafı tanımak için evin içinde etrafında dolaştık. Binanın manzaraya bakan tarafındaki bahçede büyük olmayan bir yüzme havuzu vardı. En az bir ay kalmayı planlıyorduk. Binanın içinde dolaştık. Terasa çıktığımızda muhteşem manzara karşısında büyülemiştik. Açık denize uzaktan bakıyorduk. Mas maviydi. Hemen aşağıya baktığımızda da kendi havuzumuzu ve bahçemizi görüyorduk. Teras evin en çok yaşanacak yeri olarak hazırlanmıştı. Duvar kenarları kocaman yastıklarda doluydu. Bir yanda Ocak. Serpiştirilmiş sehpalar… Serpil le bir birimize bakıp “Gün batımında yiyip içmek için harika” dedik. Bizi çok güzel bir yaz bekliyor dedik. Bir birimize sarılıp uzun uzun öpüştük. Manzaraya bakmaya doyamıyordum.

Ben resim yapmaya ara verecektim buradayken ama Serpil başladığı romanını yazmaya devam edecekti. Çok verimli olacak gibiydi burası onun için. Serhat sinemacıydı. Onun da buradayken çalışacağını duymuştuk. Belki her kez bir birinin yaratıcılığına katkıda bulunur diye düşündük Serpil’le.

Biraz sonra Serpil “Bence bir kaç gün çalışmayayım ben. Önce keyfini çıkartalım buranın” dedi. ” Haydi mayolarımız giyip bir yerden denize girelim ” dedi. “Tamam! Hadi! ” dedim.

Odamızda soyunurken Sevgilimin o mükemmel vücuduna bakıp ne kadar şanslı olduğumu düşündüm. Minicik bikinisini giydiğinde, herkezin ondan gözlerini ayıramayacağını biliyordum. Kendisine bakılmasından çok hoşlanıyordu. Ilgi odağı olmayı ve özgürlüğünü çok seviyordu. Hayat doluydu. Ben de onunla ancak özgürlüğünü vererek birlikte olacağımı biliyordum. Beraber olduğumuz bu bir yılımız bu şekilde çok güzel geçmişti.

Arabamıza atlayıp daha önceden bildiğimiz bir plaja doğru yola çıktık. Açık pencereden çarpan rüzgar Serpil in sarı uzun saçlarını darmadağın ediyordu. Ikimizde çok keyifliydik. Bodrum denizi yol yorgunluğumuzu alıp götürecekti.

Denize girer girmez de beklediğimiz gibi oldu. Serpil bir çocuk gibi koşarak denize giriyor, yüzüyor, dalıyordu. Birimize sarılıp oynaşıyorduk. Denizin kumun ve güneşin güzelliğini sindire sindire bir kaç saat geçiverdi.

Eve geri dönerken uzaktan, terasta birinin olduğunu farkettik. Serhat olmalıydı. Araba evin yoluna girdiğinde Serhat da bizi farketti. El sallıyordu. Serpil “Bizi gördü bak” dedi beline kadar arabadan sarkıp el sallamaya başladı. Bir yandan da “HEEEEEEY!” Diye bağırıp kahkahalar atıyordu. Serhat bunun üstüne iki kolunu da kaldırıp sallamaya başladı. Onunla iyi anlaşacaktık belliki.

Serhat bizi kapıda karşıladı. Ortak arkadaşlarımız yüzünden gıyaben tanışıyorduk. Bir birimizin ne yaptığını da biliyorduk. Bu ve kişiliklerin uyuşması sımsıcak bir ortam yaratmıştı. Serhat “Geleceğinizi biliyordum. Akşam için yemeklik almaya gitmiştim” dedi. “Teras çok güzel oluyor gün batımında”. Serpil ” Biz de öyle düşündük ” dedi.

Serhat ” Hadi o zaman siz üstünüzü değiştirin sonra da yukarı gelin. Yemeğe başlayalım dedi. “Tamam” deyip odamıza gittik. Ben bir şort ve t-shirt giydim, Serpil de incecik uçuk mavi bir mini elbise. Çıplak omuzları güzel bacakları… Dayanılmaz görünüyordu. Yeni yanmış teni hafif pembeleşmişti. Minik terliklerini de giydi. Terasa çıktık.

Serhat “Tekrar Hoş geldiniz!” dedi karıma şöyle bir alıcı gözüyle baktı. “Harika görünüyorsun deyip sım sıkı sarıldı. Bir eli belinde, bir eli sırtındaydı. Yanağından öptü. Serpil de memnundu bu ilgiden o da cevap verdi. Serhat bana da sarıldı samimice. “Balık aldım. Rakıyla hoşunuza gidermi?” dedi. Tabii dedik. ” Tarık, O zaman sen salatayı yap” dedi bana. Ocağın yakınındaki bankoya geçtim. Domatesleri doğramaya başladım.

Sanki eski arkadaşlarmışız gibi eğlene eğlene yemek yapıyorduk. Serpil özellikle Serhat’ın ilgisini çekmeye çalışıyordu. Sık sık ona sataşıp rahatsız ediyordu. Serhat da hoşlanmıştı bundan.

Izgara üzerindeki balığın kokusu ortalığa yayıldıkca ne kadar acıklığımızı Anladık . Rakıları içmeye çoktan başlamıştık bile. Yerdeki o kocaman yastıklara yerleştik. Serhat bize balıkları getirdi. Biraz daha sakinleşmiştik. Gün batımında yemeğin keyfini çıkartıyorduk artık. Tatlı bir sohbet başladı. Bir birimizi çok az tanıyorduk. Merak ettiğmiz şeyleri sorduk bir birimize. Serpil Serhat’ın kız arkadaşı olup olmadığını sordu. Ciddi bir ilişkisinin olduğunu öğrendik. Çalıştığı için İstanbul da kalmıştı. Bazı hafta sonları gelebilir dedi. Bizim ilişkimizi sordu Serhat. Bir yıldır beraber olduğumuzu söyledik. Bir birimizi sevdiğimizi anlamıştı. Serpilin davranışlarının özgür kişiliğinden geldiğini farketmişti. Bize üstünde çalıştığı filmi anlattı. Serpil yazmakta olduğu yeni romanından bahsetti. Derin derin her konuyu konuştuk. Ben de burada resim yapmayacağımı ama fotograf çekmek istediğimi söyledim.

Sabah yol için erken kalkmıştık. Rakıyı da içinde iyice uykumuz gelmişti. Serpil in gözleri kapanıyordu. Biz yatsak iyi olacak dedik. Serhat, “Tamam o zaman siz yatın ben toplarım ortalığı” dedi.

Kalktı. Serpil in önünde durup elini uzattı. Kalkmasına yardım etti. Serpil sallanıyordu. “Ben seni odana götüreyim” dedi. Cevap vermesine fırsat bırakmadan kucaklayıverdi. O zaman Serhat’ın yakışıklılığının yanında ne kadar iri ve güçlü olduğunu da farkettim Birşey diyemedim. Serpilin mutlulukla gülümsediğini gördüm. Biraz bozulmuştum ama Serpil mutluydu. Onun boynuna sarıldı “Hadi beni yatağıma götür o zaman ” dedi şımarıkca. “Olur tatlı kız” dedi Serhat ve yürümeye başladı. Merdivenlerden yan yan inmek biraz zor oldu. Ben de arkalarından gittim.

Serhat kenara çekilip “Kapıyı açarmısın Tarık ?” dedi. Öne geçip açtım. İçeri girdi. Yatağın yanında durup biraz alçaldı ve Serpil’i yatağa atıverdi. Çok sert olmamasına dikkat etmişti yaptığı şakanın. Serpil şakacıktan ona kızarmış gibi yaptı ardından gülümsedi “Yine de teşekkür ederim” dedi onun gözlerinin içine bakarak. “Seninle tanıştığım için çok mutluyum” dedi, Serhat “Şimdi güzel güzel uyu sabah görüşürüz deyip eğildi. Serpil’i yanağından öptü. Bana dönüp omuzumu tuttu. Sizinle tanıştığıma çok memnun oldum. Çok güzel vakit geçireceğiz. ” dedi. “Evet ” diye Cevap verdim. Odadan çıktı.

Soyunup yatağa girdim. Serpil yatağın içinde elbisesini çıkartıp attı. Yarı uykulu bana sarılıp deli gibi öpmeye başladı. “Aşkım Serhat’ı istiyorum çok fena halde ” dedi. Hiç bir şey demedim. Bu arzusuna karşı koyamazdım. Çılgınca sevişmeyi başladık. Zaten bütün gece olanlar beni de çok azdırmıştı. Kulağıma “İçime gir Serhat!” Dediğinde zaten tahmin ettiğim şeyi anladım. Benimle değil Serhat’ sevişiyordu. Umarım duygularını fazla göstermez Serhat’a karşı diye geçirdim içimden. Çok fazla ortak arkadaşımız vardı.

Ertesi sabah kalktığımızda Serhat bize günlük plan yapmıştı bile. Civarda kimsenin bilmediği bir koya götürecekti bizi. Etrafı tanıtayım size sonra bensiz de gidersiniz diyordu. Hazırlanıp gittik. Herçekten de çok güzel ve özel bir yerdi. Yerleştik. Üstümüzdekileri çıkarttık. Serpilin minik ama kadınsı vücudu leylak rengi bikinisinin içinde çok güzel görünüyordu. Serhat, Serpil’i bikinisiyle ilk defa görüyordu. Şöyle bir süzüp, Islık çaldı. “Ne güzelmiş senin vücudun ” dedi. Serpil güldü. “Sen de hiç fena değilmişsin” dedi. Gerçekten Serhat’ın vücudu da çok iyiydi. Çalıştığı belli oluyordu. Kendimizi denize attık. Serinlemek çok iyi gelmişti. Pırıl pırıl güneşin altında kumlara uzandık. Dalgaların hafif sesi geliyordu.

Serhat “Dün akşam yattıktan sonra düşündüm” diye başladı söze. Bana bir senaryo yazmaya ne dersin.? Serpilin gözleri parladı. “Ciddimisin? Çok hoşuma gider”
-Aklında bir konu var mı peki?
-Ne yalan söyleyeyim ben de dün akşam yattıktan sonra bazı şeyler düşündüm, dedi Serpil yaramaz yaramaz.
-Ne düşündün? Senaryo mu?”

“Roman olarak düşünmustum ama şimdi çok iyi bir senaryo olabileceğini görüyorum. Bir birine aşık genç bir çift başka bir erkekle bir yazlık paylaşıyor ve kız onunla da bir ilişki yaşıyor. Üçü birlikte, yazı ve aşkı dolu dolu yaşıyorlar” dedi ve sustu Serpil. Ayni yaramaz bakışlara Serhat’ın cevabını bekliyordu. Ben de çok şaşırmıştım. Hepimiz aslında Serpil’in ne demek istediğini anlıyorduk. Serpil bana da bir bakış attı ama asıl Serhat’ın cevabını bekliyordu. Ben ağzımı açamadım. Ne diyeceğimi bilemiyordum. İki türlü de Serpil’i kaybetmekten korkuyordum.

Serhat, mesajı almamış gibi “Gerçekte olacak bir şey değil tabii ama bence çok güzel film olur. Zaten filmler hayallerimizi tatmin etmek için yapılamazmı?” Dedi.

“Neden gerçek hayatta olmasın ki?” dedi Serpil. Sesinde gerginlik vardı.

Serhat “Öteki erkek belki kızın sevgilisini üzmek istemez. Belki kendisinin de bir sevgilisi vardır aldatmak istemez. Ya da kızı sevgilisiyle paylaşmak istemez.”

Serpil duraksadı. “Bunların hepsi mi yoksa?” Dedi buruk bir ifadeyle. Artık açık açık soruyordu.

Serhat sakince ” Evet” dedi. “En başta bunu Tarık’a yapamam. Yoksa emin ol sana hayır demek benim için çok zor. ” Serpil istediği verilmemiş bir çocuk gibi biraz daha söylendi. Ama sonunda kabul etmiş görünüyordu Serhat’ın reddini.

Ben işin bu şekilde hallolmasından rahatlamıştım. Bütün günü plajda Serhat’a sorularla ve Sepil’in özgürlük felsefesini anlatmakla geçirdik. Tanışmamızın ikinci gününde bir birimizin pek çok özelini öğrenmiştik. Serpil hala ara sıra bu ilişkinin mümkün olduğunu iddia edip şirin şımarıklıklar yapıyor, bizi güldürüyordu. Ama hepimiz tavrımızı belli ettiğimiz için tepki göstermiyorduk.

Eve dönüp odamıza girdiğimizde konuyu açmamayı tercih ettim. Ama Serpil ” Serhat’a teklifime bozulmadın değil mi ?” Diye sordu. “Söylemeden bana haber verseydin iyi olurdu? dedim biraz bozuk. Bir şey demedi önce. Sonra “Haklısın seni kötü durumda bıraktım”dedi boynuma sarılıp özür diledi. Yanağımdan öptü. Gülümseyip “Tamam”dedim. Oda gülümsedi. “Rahat ol. Olmaz zaten. “dedi. “Bundan sonra bizim için bir film konusu bu sadece.”

Terasa çıktığımızda Serhat’ı orada bulduk. Hafif bir şeyler yiyerek filmi konuşmak istiyorduk. Yine sıcak sessiz ve güzel bir akşamdı. Senaryo konusunda anlaşmıştık. Ben de film de kameraman olabileceğimi söyledim. Zaten geldiğimizden beri sürekli fotograf çekiyordum. Çektiğim fotolar film için iyi bir hazırlık olurdu. Serpil ara sıra senaryoya ilgili aklına bazı detayları bize anlatıyor. Fikirlerimizi alıyor ve not ediyordu. Hikaye içinde olduğumuz durumun ve Serpil’in hayallerinin etrafında gelişiyordu. Artık bunu Serpil’in ilham kaynağı olarak görüyor, kabul ediyor hatta cesaretlendiriyorduk.

O akşam yatakta ona sarılmaya çalıştığımda, Serpil “Sana sarılırken Serhat’a ihanet deiyormuşum gibi geliyor” dedi. Şok olmuştum. Bir şey diyemedim. Bakışlarımı görünce açıklamak ihtiyacını hissetti. “Sen olmasan benimle olurdu şimdi. Onun da beni çok istediğini biliyorum seni üzmemek için yapmıyor bir şey.” Çok bozulmuştum “Tamam o kadar çok istiyorsan ayrılalım” dedim öfkeyle. “Hayır öyle değil. Ben seni çok seviyorum. Ama Serhat için de sorumlu hissediyorum.”

-Bir çaresi yok o zaman” dedim. Her kez katlanacak durumuna.
-Bu duygular içindeyken, seninle sevişmeyeceğim. Anlarsın beni değilmi?
-Ne kadar zaman için ?
-Bilmiyorum
Öfkeyle “Artık sevgilimle de sevişmeyeceğim öyle mi? Dedim. Arkamı döndüm. Sarıldı. “Sen de üzülme ama şimdi. Bu her kez için en iyisi. O da seni düşünüyor bak.” Omuzumu öpüp durdu bir süre. Sonra zar zor da olsa uyuduk.

Ertesi gün bir gerginliğimizin olduğunu Serhat farketmişti ama bildiklerinden dolayı olduğunu sanıyordu. Plaj ve film çalışmalarıyla bir günümüz daha geçti. Serpil yine hayallerini kağıda döküyor. Zaman zaman benden bunun nasıl görüntülenmesinin iyi olacağını soruyordu. Bu harika manzara ve ışık Serpil’in hayallerine iyi bir görsel ortam yaratıyordu. Bol bol fotograf çekiyordum. Ben de biraz daha gevşemiş, keyif almaya başlamıştım. Bir dinlenme sırasında Serpil Serhat’a “Dün akşam Tarık a söyledim. Onunla sevişmeyeceğim. Ikiniz de benim için önemlisiniz. Onunla sevişirsem sana haksızlık ediyorum gibi geliyor. ” dedi. Serhat bu ani itirafa şaşırmıştı ama hoşuna gittiğini farkettim. Bense bir kez daha bozulmuştum.

“Olurmu öyle şey? ” dedi Serhat. O senin bir yıllık sevgilin benle daha dün tanıştın. ”
“Olsun. Üçümüz bir takımız şimdi burada. Ben böyle hissediyorum.”
Serhat bana baktı. Ne diyorum gibilerinden. Sevgilimin karakterini bildiğim için söylenecek bir şey yoktu. O da anladı. Zaten hoşuna da gitmişti. “Tamam o zaman” dedi. Biz bir takımız. Platonik bir üçlüyüz.” gülerek. Serpil Serhat’a sarıldı. “Çocuklar, çok güzel bir film yapacağız birlikte” dedi.

Ertesi sabah yine terastaydık. Serpil başını kucağıma koymuş dizini kırmıştı. Ayaklarını Serhat’a doğru uzatmıştı. Serhat’ın bacaklarına yandan neredeyse dokunuyordu. Filmin teknik detaylarını konuşuyorduk. Serpil bundan sıkılmıştı. Ara sıra kızdırmak için ayağıyla Serhat’ı ittirmeye başladı. Bunu önce önemsemeyen Serhat, Serpil’in daha sertleşen darbelerine karşı “ Hey! Yapma!” deyip bir yana kaydı. Ama köşede olduğu için kaçamamıştı. Serpil gülüp ittirmeye devam etti. Ben de yapma deyip duruyordum. Birazdan Serhat dayanamadı. Oturduğu yerden kalktı. Serpil’i ayak bileklerinden yakalayıp yukarıya doğru çekti. Serpil “Bıraksana yaa! ” diye bağırıp debeleniyor, kurtulmaya çalışıyordu. Böyle asılı gibi çırpınırken elbisesi beline kadar düşmüş tangasının zaten örtmediği harika kalçaları ortaya çıkmıştı. Bikiniden yanmamış kısmı daha açık renkti “Uslu duracakmısın bakiyim ha? Uslu duracakmısın ? ” Diyor bir yandan da sevgilimin kalçalarını bakmadan edemiyordu. Sonunda Serpil, kıkırdıya kıkırdıya “Tamam. Tamam. Söz.” Dedi. Serhat bir süre daha Serpil’i ayaklarından öyle asılı tuttuktan sonra yavaşça bıraktı. Eski yerine oturdu.

Serpil yaramaz bakışlarla, eskisi gibi başını bana ayaklarını onun bacaklarımın yanına dayayıp uzandı. Üçümüz de gülüyorduk. Konuşmamıza kaldığımız yerden devam ettik. Serpil ayağını biraz hareket ettirince Serhat hemen elini üstüne koydu. Refleks bir hareketi bu. Ayağını tuttu. Sonra Serpil’in bir şey yapmayacağını farkedince rahatladı ama tutmaya da devam etti. Bir yaramazlık yapabilirdi. Konuşmamıza devam ettik. Biraz sonra Serhat’ın sevgilimin ayağını tutan elinin yavaş yavaş hareket ettiğini farkettim. Parmakları ayağının okşuyordu. Bunu çok doğal bir şeymiş gibi yapıyordu. Ben de görmemezlikten geliyordum.

Serhat, damdan düşer gibi “Güneşte daha çok yerini yakmalısın bence. Sana Bodrum’dan küçük bikiniler alalım” dedi. “Üstsüz de güneşlenmelisin.” Serpil aslında oldukça küçük bikiniler giyiyordu. Ama Biraz önce poposunun güneş görmemiş yerleri daha da seksi görünmüştü. Serpil, “Tamam olur. Yarın gidip alalım” dedi. Serhat güldü, “Ben, senaryoda erkek böyle desin diye, yazman için söylemiştim” Biz de güldük. Serpil, “Olsun gidip alalım. Film için araştırma olur. Zaten yeni bikinilere ihtiyacım var.” dedi. Serhat,” O zaman ne bekliyoruz yarını? Şimdi gidelim” dedi.

Hem alışveriş yapar hemde yemek yer, gezeriz dedik. Hemen kalkıp arabaya atladık. Serhat arabayı kullanıyordu. Ben yanına oturdum Serpil de arkada. Günlerce sakin bir hayattan sonra, Bodrum’un kalabalığı hoşumuza gitmişti. Sokaklarda öylece dolaşmaya başladık. Gerçekten üç iyi arkadaş, bir takım gibiydik. Ellerimizdeki dondurmaları yalıya yalıya vitrinleri seyrediyor, bir birimize şakalar yapıyorduk.

Sonunda istediğimiz gibi bikinileri satan bir dükkan bulduk. Sevgilim tek tek giyip bize defile yapmaya başladı. Manken gibi hareketlerine hem gülüp eğleniyor hem de tahrik oluyorduk. Satıcı kız bile her zamanki müşterilerden olmadığını farketmişti Serpil’in. Hangimizin sevgilisi olduğunu anlayamıyordu herhalde. Serpil her seferinde kıza daha küçüğü varmı diye soruyor. Kız da daha küçüğünü bulup getiriyordu. Serpil, Serhat ın da onayıyla iki çok açık bikini seçmişti. Satıcı kız “bir dakika” deyip arka tarafa gitti. Merakla bekledik. Geri geldiğinde yumruk şeklinde kapalı elini bize doğru uzattı. Gülümseyerek açtı. Neredeyse sadece ipten oluşan bir bikini vardı avucunda. “Uzun zamandır elimizde bu. Kimse almadı. Size hediyemiz olsun. Bunun hakkını siz verirsiniz”. Serhat hemen “Mükemmel ! Hem de turuncu. En sevdiğim renk.” Diye haykırdı heyecanla. Sevgilim de çok beğenmişti. O da heyecanla hemen eline alıp inceledi. Bir bana bir Serhat a bakıp “giyebilirmiyim ben bunu ya?” Diye sordu. Serhat “Önce evde bize giyersin.” Dedi. Serpil elindeki bikiniyi üstüne tuttu. “Yok gibi” dedi. Gerçektende öyleydi. “Bakalım giyebilirmiyim” deyip satıcı kıza teşekkür etti. Artık bundan küçüğünü bulamayacağımızı bildiğimiz için ödemeleri yapıp çıktık. Parasını Serhat ödemişti. “Benim fikrimdi” deyip bize ödetmedi. Serpil çıktığımızda ona sarılıp yanağından öptü. “Çok teşekkür ederim Serhatcığım. Umarım giydiğimde de hoşuna gider”

Serhat çarşıda bir vitrinde gördüğümüz ince askılı bir elbiseyi de “Sana çok yakışır bu” diyerek aldı. Serpil yine sarılıp öptü Serhat’ı. O akşam deniz kenarında bir restaurantda yemek yedikten sonra evimize döndük.

Günlerimiz güzel ve verimli geçiyordu. Hem gezip eğleniyor hem de çalışıyorduk. Çok iyi anlaşıyorduk. Çok uyumluyduk. Deniz’de yüzüyor güneşleniyorduk. Serpil yeni küçük bikinileriyle aklımızı başımızdan alıyordu her gün. En küçük olan bikinisini daha giymemişti. Ilk haftanın sonuna doğru Serpil’in senaryosunun büyük bir kısmını kağıda geçirmiştik. Ben de fırsat buldukça fotograf çekiyor film için sahne ve açıları yakalamaya çalışıyordum. Çoğu zaman Serpil ve Serhat baş oyuncu oluyorlardı görüntülerimde. Hatta bir kere gittiğimiz gece Kulübünde üçümüz birlikte dans ederken kendimi fazlalık gibi hissettim. Hayal ettiğim gibi bir tatil olmuyordu ama başka türlü heyecanlar duyduğumu da fark ediyordum. Akşam Serpil le yatıyordum ama kardeş gibiydik. Beni yanağımdan öpüyor. Iyi geceler diliyordu. Son zamanlarda yatakta onu ellemeye calismaktan vaz gecmedigim icin aramiza yastik bile koymaya baslamisti. O kadar cok seviyordum ki kizmama ragmen sonunda kabul ediyordum.

Bir kaç gecedir dışarda yemek yiyorduk. Bu akşam terasta yiyelim yine dedik. Serpil Serhat’ın aldığı askılı elbiseyi giyip terasa geldi. Bir modelden fasksızdı. Artık tamamiyle bronzlaşmış pürüzsüz teni, beyaz elbisenin içinde daha da etkileyici görünüyordu. İçindeki tangası ince kumaşdan farkediliyordu. Ikimizde durup tepeden tırnağa süzdük. Aklımızı başımızdan almıştı. Ben kameramı elime alıp fotografını çekmeye başladım. “Hadi güneşin batışını kaçırmayalım. Şöyle durun duvarın kenarında. Iyi bir sahne olacak. Güneşin açısı çok iyi geliyor” dedim. Arkalarını dönüp yan yana güneşe bakar pozisyona geldiler. Ben fotograf çekerken Serpil elini yana doğru ittirerek Serhat’ın eline dokundurdu. Serhat bunun üzerine başını yavaşca döndürüp Serpil’e baktı. Serpil Serhat’ın dokunduğu elini yumuşak bir şekilde tutuverdi. İkisi de bir birlerine dönüp bakışmaya başladılar. Çok iyi bir pozdu. Güneşin ışığı şimdi elbisenin kumaşından Serpil’in o diri göğüslerini görünür hale getirmişti. Serhat da farketmişti. Serbest olan elinin parmaklarını Serpil’in güneşin turuncu ışığıyla alev yana saçlarına geçirdi. Gözlerinin içine bakarak “Çok güzelsin Serpil” dedi. Ben bu anı fotoğraflarla yakalamaya çalışırken başını kavradı. Ona doğru eğildi. Serpil çıplak ayak parmakları üstünde yükseldi. Dudakları birleşti. Donakaldım. Sevgilim ve Serhat aşkla öpüşüyorlardı. Hani ben varken Serpil le bir ilişkiye giremezdi. Ne yapıyorlardı? Bu film değildi artık. Sevgilim ona sarıldı. Ayakta sevişiyorlardı. Ellerini alttan Serhat’ın gömleğinin içine soktu. Çıplak sırtını okşuyordu artık.

Dudakları dakikalardır ayrılmamıştı. Ben kıskançlık ve öfke içindeydim. Bir yandan da çok tahrik olduğumu farkettim. Sadece seyredebiliyordum gözümün önünde olanları. Serhat dudaklarını sevgilimden ayırdı. Biraz geriye çekildi. Serpil de. Tamam artık bitti, diye düşündüm. Ona tepeden tırnağa bakıyor güzelliğini içine sindirmeye çalışıyor gibiydi. Bir birlerine bakıp gülümsediler. Sonra hiç beklemediğim bir şey oldu. Serhat parmaklarıyla sevgilimin elbisesinin askılarını omuzunun iki yanına ittirdi. Elbise yavaşça kayarak ayaklarının üstüne düşüverdi. Sadece tangasıyla kalmıştı sevgilim. O ellemeye doyamadığım güzel memeleri dim dik duruyorlardı tayfunun önünde. Serhat onlara önce baktı. Sonra yavaşça okşamaya ardından avuçlamaya başladı. Ah, onları okşamayı nasıl özlemiştim. Serhat da üstünü çıkarttı. Tekrar sarılıp öpüşmeye başladılar. O güzel göğüsleri şimdi Serhat’ın göğsüne sürtüyordu. Serpil Serhat’ın sırtını okşarken Serhat’ın elleri arkadan sevgilimin yuvarlacık çıkık kalçalarına indi. Onları da ayni şekilde önce okşadı. Sonra avuçlamaya başladı. Artık deli olacaktım neredeyse. Sevgilime dokunmayı çok özlemiştim. Onun kalçalarını ellemek için neler vermezdim şu an. Ama cesaret edemiyordum. Tamamiyle kaybetmekten korkuyordum. Seyretmekle yetinmeye kara verdim.

Öpüşmeleri iyice ateşlendi. Daha fazla bekleyebilecek halde değildiler. Serhat onu elinden tutup minderlerin olduğu tarafa götürdü. Serpil’i minderin üstüne sırtüstü yatırdı. Ayakta şortunu ve kilotunu çıkarttı. Dim dik olmuş iri erkekliğini gördüm. Damarları farkediliyordu. Sevgilim de o sırada tangasını çıkartıp attı. Bacaklarını zarif bir şekilde iki yana ayırdı. Minik pırıl pırıl kadınlığı Bütün davetkarlığıyla ortadaydı artık. Serhat sevgilimin bacakları arasına girip üzerine uzandı.

Tekrar öpüşmeye başladılar. Serhat bir elini bacak arasına götürdü. Aman allahım sokacaktı sevgilime. Kasıklarını biraz kaldırdı. Erkekliğini sevgilimin kadınlığına dayadığını anladım. Öpmeyi bıraktı başını kaldırdı Serpil le göz göze bakışıyorlardı. Yavaş yavaş Kasıklarını indirdiğinde sevgilimin yüzü gerildi “Ahhhhh!” diye inledi. Girmişti. Serpil sımsıkı sarıldı. Bacaklarını onun beline doladı. Serhat iri vücudunun altında minicik kalmıştı. Serhat bir süre kıpırdamadan durdu bakışıyor birleşmelerini sindiriyorlardı. “Oh! Serhat içimi doldurdun. Hayatımda böyle bir şey hissetmemiştim.” Serhat duyduklarında mutluydu gülümsedi. Serpil’in içinden çıkıp tekrar abandı. Serpil Serpil’in gözleri büyüdü önce. Yine bir “Ah! ” çekti. Iki saniye nefesini topladıktan sonra. “Oh! Serhat, Sik beni!”

Serhat iyice azmıştı sevgilimden bunları duymaktan. Sokup çıkarmaya başladı. İşte o an Serpil’den hiç duymadığım inlemeler duymaya başladım. Serhat geçirdikçe o haykırıyordu. Yüzü geriliyordu. Bacakları hala Serhat’ın beline dolanmışken tırnaklarını da Serhat’ın sırtına sapladı. Serhat artık kendine kenetlenmiş haldeki sevgilimi acımasızca sikiyordu. Sevgilim “SERHAT! SERHAT! SERHAT!…” diye haykırmaya başladı. Geliyordu.Serpil’in sesi kesildi sadece nefesi duyuluyordu artik. Ama Serhat birakmadi ayni tempoyla sikmeye devam etti. Alaca karanlikta Serhat’in kasilmis kalcalarinin inip kalktigini goruyordum. Sevgilim tekrar İnlemeye başladı. Inemeleri haykirmalara donustu. İkinci defa boşalması fazla vakit almadı. Yastıkların üstünde debelenerek geliyordu. Simdi ona Serhat’in bogurmesi de eklenmisti. Ikisi birlikte geliyorlardi. Serhat sert darbelerle koyuyordu sevgilime. icine fiskirttigini anladim. Muhteşemdi. Sanki ben orada yoktum. Dunya da sadece ikisi vardi. Ve yapilmasi gereken en dogal seyi yapiyorlardi.

Ter içinde kalmışlardı. Nefeslerinin normale dönmesi dakikalar aldi. Yavasca dogrulan Serhat sırtını duvara verdi. Serpil de sırtını ona dayadı kaşık gibiydiler. Serhat ona sarılıyordu. Yüzleri bana dönüktü. Hava da kararmıştı. Serpil,”Serhat, ben hiç sikilmemişim şimdiye kadar.” diye fisildadi. Sonra da bana “Offf Tarık, aşkım anlatamam sana nasıl bir duygu olduğunu bunun. Kadın olduğumu hissettim ilk defa” Dedi sonra biraz kaygıyla “Bozulmuyorsun değilmi ? Biz her şeyi paylaşacak kadar yakınız, değil mi?”

Yaptıklarına değil de söylediklerine bozulup bozulmadığımı soruyordu Serpil? Ağzımın kurulduğundan dolayı yutkundum “Eh biraz bozulmadım desem yalan olur açıkcası” dedim. Serhat da “Kusura bakmadın değil mi Tarık? Kendime hakim olamadım” dedi. Sanki bu daha kabul edilebilecek bir şeymiş gibi “Tabii” dedim. Büyüklüğün bende olduğunu, yaptıklarından etkilenmeyecek kadar güçlü olduğumu yansıtmaya çalışıyordum. Bozuktum ama çaresizliğimi hissetmelerini istemiyordum.

Serpil heyecanla anlatmaya devam ediyordu. “Bir an zevkden öleceğim zannettim biliyormusun?” Dedi “Seninle hiç böyle olmamıştı.” Serhat beni Serpil’in sözlerine karşı korumak için araya girdi. “Yok canım abartma artık. Tarık da sana kimbilir nasıl zevk vermiştir.” Dedi. Serpil bana bakıp sevgiyle gülümsedi ” Canım benim! Tabii çok zevk verdi. Biz onunla çok güzel anlaşıyoruz. Sevişiyoruz. Özgür ve eşitliğe dayanan bir ilişkimiz var. Ama seninle özgür ve eşit olmak istemiyorum. ” Gittikçe heyecanlanıyordu konuşması. ” Senin yanında küçük ve zayıf hissettim. Senin gücüne teslim olmak hoşuma gitti. Ne istersen yap bana istiyorum. Tarık’ı hiç düşünmedim. Onunla ilişkimizi kaybetmek pahasına bile bir kere daha senin kadının olabileceğimi biliyorum. Şu an Tarık bana engel olamaya kalksa bile sana tekrar kendimi veririm biliyormusun? Çünkü seni her şeyden çok istiyorum. Sevgilin olduğunu, onu bırakmayacağını bilmemem rağmen.” Sözlerinin sonunda aşkını ilan eden bir ses tonu vardı. Bunun karşısında ben de Serhat da diyecek bir söz bulamadık. Uzun bir sessizlik oldu. Serhat ona biraz daha sarıldı. Ben küçülüp yok olduğumu hissettim.

Sessizliği Serpil bozdu. Serhat’ın kendine sarılan kolunu öperek bana döndü” Aşkım mumları yakarmısın? Şimdi biz kalkmayalım buradan.”
“Bu dediklerinden sonra hiç bir şey yapmamam lazım ama…” Deyip kalktim. Kibriti alıp tek tek mumları yaktım. Mum ışığında terli vücutları parlıyordu. Serpil’in bir göğsü görünüyordu. Diğerini Serhat’ın kolu örtüyordu. Serhat’ın kasıklarına yaslanmış kalçaları muhteşem bir kavis yapıyordu.

Serpil’in söyledikleriyle ilgili konuşmaya başladık. Serhat’la ben bu karışık durumu biraz rahatlatacak, gerginliğini azaltacak sözler bulmaya çalışıyorduk. Sohbet biraz daha değişik konulara gider gibi oldu. Hatta Serpil’le ilk flört anılarımızı anlatıyorduk Serhat’a. Serhat ona sarılan elini yukarıya kaydırdı yavaşça. Bir göğsünü avuçladı. Sohbete devam ediyorduk. Ardında ayni eli önce yavaşça beline ardından da o güzel kalçalarının üstünde yükseldi. Ağır ağır okşamaya başladı yuvarlaklığını. Serpil gerçekten çok minicik görüyordu. Ben oturduğum yerde kendimden geçiyor, bir yandan da konuşmamı sürdürüyordum.

Serhat, Serpil’i boynundan öperken kasıklarını biraz geri çekti. Elini bacak arasına soktu. Ne yapacağını heyecanla bekliyordum. Evet erkekliğini kavrıyordu. Ohh! Yine sokacaktı. Göremememe rağmen her şey ortadaydı. Kasıklarını ileri doğru ittirdiğinde Serpil hala bana cevap veriyordu. Cümlesini bitirmedi “Oh! Serhaaaaaat” diye soludu. Beni unutuvermisti. Başını arkaya doğru uzatıp dudaklarını araladı. Serhat o dolgun dudaklara yapıştı. Emmeye başladı. Ağır ağır girip çıkıyordu. Şimdi görebiliyordum Serhat’ın erkekliğinin sevgilime girişini. Serhat öne doğru ittirdikce Serpil de arkaya doğru bastırıyordu kalçalarını. Tam bir aheng içindeydiler. Dilleri bir birinin ağzında dolaşıyordu. Yine kopmuşlardı. Sevgilim elini,arkaya uzatıp Serhat’ın başınım kavradı. Kendine çekti. Ayrılmasını istemiyordu. Ihtiraslar öpüyordu onu. Serhat da bu sırada Serpil’in memelerini avuçluyordu.

Sanki 20 dakika önce o delice sevişme olmamış gibi arzuluydular. Serpil “Oh! Serhat seni göbeğime kadar hissediyorum” diyerek elini göbeğinin üstüne koydu. “İşte bu olağanüstü bir duygu, aşkım. Sen de koy elini bak. Hisset” dedi. Kızgın ve utanıyor olmama rağmen biraz bekledikten sonra ona dokunmayı çok istiyordum. Onun hissettiklerini hissetmek istiyordum. Yerimden doğrularken Serpil’in Serhat’ın elini tutup göbeğinin üstüne getirdiğini gördüm. Aşkım diye bana değil ona diyordu. Ne yapacağımı bilemedim. Yarı kalkmıştım. Farkettirmeden oturmaya çalıştım. Ama Serhat da kendisine dediğini anlamadığı için elini götürmemiş bana bakıyordu. Olayı farketti. Serpil’e Alçak sesle ” Tarık’a diyorsun zannettim. Tarık da öyle zannetti.” Dedi. Sanki Serpil’in bana gobegini elletmesi gerekir diye uyariyordu onu. Serpil şaşırdı.
-Ellesin mi peki ?”
-Ellesin de senin ne kadar mutlu olabilecegini anlasin istersen.
-Tamam o zaman. Ama kaldiğimiz yerden devam edeceksin söz mü? Tarık bozmasın zevkimizi.
-Ah! tatlım zevkimizi kimsenin bozmasi mümkün değil. Ne Tarik de ne baska biri. Öyle güzel sarıyorsun ki beni içinde.
-Tarik, AŞKIM (kelimenin üstüne espirili bir şekilde basarak beni kasteddigini ifade etti ve gülümsedi.) Gel de bu zevkimi paylaş nolursun. Elle bak göbegimi.

İçimdeki karışık duygulara ragmen kendimi engelleyemedim. Tam bir yüzsüzlük örnegi davranışla kalktım. Yanlarına gittim. Diz çöktüm. Heyecanla titreyen ellimli sevgilimin minik göbeğinin üstüne koydum. Serpil “ Hissediyormusun?” diye. Orada bir sertlik vardi galiba. Tam o sırada Serhat kasıklarını geri çekip ittirdi. Aman allahim! Evet sertligin elime carptigini hissettim. Ne kadar kocamandi. Ne kadar sertti. Serpil’in karnında bebeğimizin ilk hareketini elimle hissetmeyi hayal ederdim. Ama şimdi, sevgilimin rahminde baska bir erkegin yaragini hissetmekten tahrik oluyordum. Serhat bana nispet yapar gibi sokup çıkartmaya başladi. “Evet Askim.” dedim. “Kocaman! Tas gibi!”

Serpil tekrar başını geriye atıp dudaklarını erkegine teslim etti. Ben o darbeleri elimde daha uzun hissetmek için kıpırdamadan duruyordum. Onları rahatsiz etmek istemiyordum. Bir süre sonra Serpil Serhat’in elini tutup göbeğinin üstüne getirdi. Onun hissetmesini istyordu asıl. Elimi çekmediğimi farkeden Serpil bir an öpüşmeyi bırakıp bana döndü. Ters bir bakisla “TARIK !” dedi. Elimi ittirdi. Hakliydi durumu hissedip daha once çekmeliydim elimi ama yine de bunu daha yumuşakça yapabilirdi. Hiç olmazsa Serhat’in yaninda. Serhat da artık onu tanımıştı. Hissettiği gibi davranirdi. Hafifçe güldü. Ben bir şey demeden eski yerime gectim. Onlar kendi dünyalarına döndüler. O gece bazan romantik bazan şehvetle saatlerce önümde seviştiler. İkisinin her hareketini, agizlarindan cikan her kelimeyi ve sesi beynime kazidim.

Akşam yatağa gittiğimizde Serpil’e sarılarak sevişmek istediğimi belli ettim. Artık benimle sevişmemesi bir neden yoktu. Onun için, bütün gece deli olmama rağmen 31 çekmeyip gücümü bu ana saklamıştım. Serhat’ın performansından sonra rezil olmak istemiyordum. Şefkatle bana bakıp “Aşkım Serhat perişan etti beni yapamam. Bittim gerçekten.” dedi. Arkasını döndü. Hemen uyudu.

Devamı var…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

Ablamın Kocası – Alıntı

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Ablamın Kocası – Alıntı
Selam uzun sex hikaye okurları. Ben 28 yaşımdayım. Başımdan mutsuz bir evlilik geçti. Bir yılı kardeş gibi geçen 3 yıllık evlilikten sonra kocamdan boşandım. Annem ve babamla beraber kalmaya başladım. Ablam evlendiği için eniştemin işi gereği beraber ilçede yaşıyorlar. Ben de özel bir şirkette çalışıyorum.
Bir akşam üzeri babam aniden rahatsızlandı ve hemen hastaneye kaldırdık. Kalp krizi geçirmişti. Muayeneden sonra kalp damarlarlarının tıkalı olduğunu ve ameliyat olması gerektiğini söylediler. Biz de babamı Ankara’da özel bir hastanede ameliyat ettirmeye karar verdik. Yalnız Ankara’yı hiç bilmiyorduk ve kalacak yerimiz yoktu. Annem babam ve beraber gidecektik. Artık biz de hastaneye yakın bir otelde kalırız diye düşünüyorduk.
Ablam ne yapmaya karar verdiğimizi öğrenmek için aradı. Biz de ona anlattık. Ablam bize
– “İsterseniz Hakan sizi götürsün o Ankara’yı çok iyi bilir ve sizi misafirhaneye götürür, orda kalırsınız.” dedi.
– “Çok iyi olur ama o izin alıp ta gelebilir mi?” dedik
– “Sorun olmaz, Hakan rahat izin alır.” dedi
Ankara’ya gideceğimiz günü kararlaştırdık ve eniştem bize bir gün evvel geldi. Sabah erkenden otobüsle babam, ben ve eniştem gideceğiz. Babamın son kontrol ve tahlilleri bitene kadar eniştemin çalıştığı resmi kurumun misafirhanesinde kalacağız. İşler bittikten sonra ameliyat günü annem gelecek, ameliyatını olan babamın yanında refakatçi olarak nöbetleşe kalırız diye düşündük. Belki beni misafirhaneye almazlar diye ablamla eniştemin evlilik cüzdanını da yanımıza aldık. Karı koca gibi davranıp iki oda ayırtacak, ama babamla ben bir odada, eniştem ikinci bir odada kalacaktık.
Sabah erkenden otobüsle yola çıktık. Hastaneye vardık, babamın işlemlerine hemen başladık. Sevk işlerini filan hallettik. Yalnız babamın hemen ameliyat olmayacağını, bir süre izleme ve tahlillerin yapılması gerektiğini, bunun için mutlaka hastanede yatması gerektiğini söylediler. Babamın yatış işlemlerini yaptırdık. Babamla vedalaşıp hastaneden eniştemle beraber ayrıldık. Tahliller için her gün hastaneye, babamın yanına gelecektik.
Sıra akşam kalacağımız misafirhaneyi bulmaya gelmişti. Giderken bir yandan ne yapacağımızı konuştuk eniştemle… Babamın hastanede kalması hesapta yoktu. Şimdi iki kişi karı koca olarak iki ayrı oda tutmamız anlamsız olacaktı. Mecburen tek oda tutulacaktı.
Kendimi bir garip hissediyordum. Boşandığım kocamla yataklarımızı ayırdığımızdan bu yana nerdeyse iki sene geçmişti. Bunca seneden sonra ilk defa aynı odada, hatta belki de aynı yatakta bir erkekle yatacaktım. Yanımda yürüyen eniştemi süzüyordum çaktırmadan… Boylu poslu, yakışıklı adamdı eniştem… Geniş omuzları, hem benim hem kendisinin ağır çantasını rahatlıkla taşıyan pazuları şişmiş kaslı kolları vardı. Onunla karı-koca rolü oynayacaktık şimdi…
Yarım saatlik yürüyüşten sonra kalacağımız yeri bulduk. Ben dışarıda beklerken eniştem işlemleri yaptırdı. Kalacağımız odanın anahtarını aldık, çantalarımız bırakmak için odaya çıktık. Nasıl anlatabilirim bilmiyorum, içimde hem bir heyecan, hem bir ürperti kaplamıştı. Balayına çıktığım gün otele ilk girişimi yaşıyordum yeniden… Kendimi gerdeğe girecek yeni gelin gibi hissediyordum.
Eniştem bizi evli diye işlem yaptırdığından odadaki geniş yatak beklediğim gibi çift kişilikti. Çantalarımızı boşalttık ve dolaba yerleştirdik. Çok yürüdüğümüz için yorulmuştum. Kendimi hemen yatağa atarak uzandım, biraz dinlendim. Eniştem de çok yorulmuştu. O da kendini yatağın diğer tarafına attı. Üstümüzdeki giysilerle biraz uzanıp dinlendik, kendimize geldik. Eniştem,
– “Biraz yatalım, daha sonra yemeğe çıkarız.” dedi
– “Tamam enişte, ama bu yorgunluğu atabilmem için bir duş alsam iyi olur..” dedim. Kalkıp banyoya baktığımda sıcak su vardı enişteme “sen yatarken ben bir duş alayım” dedim.
Ben duşa girdiğimde eniştem yorgunluktan öylece yatağın üzerinde uyuya kalmıştı. Duşumu alıp çıktığımda o hala uyuyordu. Giyindikten sonra eniştemi uyandırdım.
– “Enişte, istersen kalk sen de bir duş al” dedim.
O da peki der gibi başını salladı, kalkıp banyoya girdi. Duşu aldıktan sonra banyoda havlu olmadığı için bana seslenerek dolaptan havluları vermemi istedi. Kapı aralığından havluyu uzattım. Lavabonun aynasından eniştemin çıplak vücudu görünüyordu ama o bunun farkında bile değildi. Gördüğüm manzara çok güzeldi. Bir gram fazlası olmayan kaslı, atletik vücudu göz alıyordu. Önündeki kocaman alet inik halde bile kapkalın, bileğim gibi uzanıyordu.
Bir an bile olsa, gördüğüm şey karşısında içimin bir hoş olduğunu hissediyordum. Saçlarımı tararken gözümün önünde hep eniştemin koca aleti canlanıyordu. Eniştem banyoda giyinerek çıktı. Yanıma saçını taramak üzere aynaya yaklaştığında o temiz sabun kokusunun arasında erkeksi vücudunun kokusunu çektim ciğerlerime… Üstünü başını düzeltip,
– “Haydi kalk, bir yemek yiyelim. Daha sonra biraz sana Ankara’yı gezdireyim.” dedi. Beraber çarşıya çıktık. Dolaşırken
– “Ablana bir sürpriz yapmak istiyorum, Ankara’dan ona güzel bir hediye alalım. Ama ne alacağıma karar veremedim.” dedi
– “Bence güzel bir iç çamaşırı alalım” dedim.
– “Ben anlamam ki…” dedi
– “Ben yardımcı olurum enişte…” dedim.
Beraber iç çamaşırı satılan bir dükkana girdik. Enişteme çok beğendiğim güzel bir gecelik gösterdim
– “Bak enişte, bu harika.. Bunu alalım, ablam çok beğenir” dedim
– “Peki baldız, alalım.” deyip aldıktan sonra bana da “beğendiğin bir şey varsa sen de al…” dedi
– “Yok istemem” dedimse de beğendiğimi almamda ısrar etti. Beyaz dantelli bir iç çamaşırı beğendim,
– “Peki, o zaman ben de bunu alayım” dedim. Eniştem beğendiğim iç çamaşırını aldı, onun üzerine bir de kısacık, şeffaf bir babydol beğendi. Onu da paketletti.
Daha sonra dolaşarak Sakarya caddesi denen bir yere gittik, orada yemek yedik. Eniştem kendisine bir bira söyledi.
– “İstersen sen de bir tane iç yorgunluğu alır” dedi ben hiç içmediğim için önce istemedim. Ama ısrar edince,
– “Peki bir tane de ben içeyim, içemezsem sen içersin” dedim. Bir yudum içtim, tadı pek güzel değildi. Ama daha sonra yavaş yavaş içmeye başladım. Eniştem ikincisini bitiriyordu bile… Ben daha yarısına bile gelmemiştim eniştem iki bira daha söyledi
– “Haydi çabuk… Bunu da sen içeceksin” dedi
– “Tamam” dedim. Kalan birayı tek yudumda içtiğimi görünce
– “Aman yavaş baldız, sarhoş olursun yoksa…” dedi
– “Olsun enişte, yanımda sen varsın…” dedim daha sonra eniştem üçüncü birasını içerken ben de ikinci biramı içiyordum biralarımızı içtikten sonra
– “Hadi kalk artık gidelim” dedi. Ayağa kalktığımda hafif başım döndü.
– “Aman enişte… Benim başım döndü, tut beni…”
– “Koluma gir canım…” dedi. Eniştemin koluna girdim ve iki elimle koluna sarıldım. Başım döndüğü için başımı da omzuna dayamıştım.
– “Demedim mi ben sana, yavaş iç sarhoş olursun diye…” dedi Benim de istediğim zaten hafif sarhoş olmaktı, istediğim de olmuştu. Gece saat onbire doğru misafirhaneye vardık ben daha odaya girer girmez kendimi yatağa attım. Eniştem de yatağa uzandı. Bir süre o vaziyette yattıktan sonra eniştem
– “Haydi yatalım artık hastaneye sabah erken gidelim” dedi. Biraz biranın etkisi biraz da havanın sıcak olmasından odada yatmak mümkün olmuyordu. Enişteme,
– “Ben uyuyamadım ya enişte… Çok sıcak elimi ayağımı yıkayayım” dedim
Ben banyoda elimi ayağımı yıkayıp çıktığımda eniştem de çarşıdan aldıklarımıza bakıyordu.
– “Bunu ablan nasıl giysin kız? Baksana bunun her tarafı açık… Şeffaf tülden bir şey, sütyen de kilot da çok küçük…” deyince
– “Enişte onlar fantezi iç çamaşırı… Ablam giyince beğenirsin merak etme…” dedim. Güldü,
– “Doğru söylüyorsun, ablana çok yakışır bunlar…” dedi. Biraz sonra içini çekip “Keşke ablan da yanımızda olsaydı da üzerinde bir görseydim” dedi. Ben de güldüm,
– “Ne o enişte? Bir gün ayrı kaldın, ablamı özledin hemen bakıyorum.” dedim.
– “Ne yapayım baldızım, ablana sarılmadan uyuyamam ki ben… Şimdi olsaydı bunları giyer, ben de üstünde nasıl durduğunu görürdüm.”
– “İstersen ben giyeyim de bir gör, ablamın üstünde nasıl duracağını gözünün önüne getirirsin.” dedim
– “Mankenlik yapacaksın yani… Yakışır valla senin gibi güzel kadına her şey yakışır zaten…” dedi
– “Aman eniştee… Utandırma beni, vazgeçtim zaten… Baksana, sen de söyledin, tülden şeyler bunlar…”
– “Yoo, öyle hemen caymak yok baldız. Söz verdin, giyeceksin. Bak ben senin için neler yapıyorum…” diye şantaja başladı eniştem.
– “Tamam, tamam enişte… Kızma, ama bir kere giyip çıkarıyorum, ona göre…” dedim. Paketi alıp içeriye banyoya geçtim. Şöyle bir elime alıp baktım. Gerçekten bunları giymek cesaret isterdi. Hele eniştemin yanında… Ben tereddüt ederken eniştem içerden “Hadi, nerde kaldın?” diye seslenince alelacele üstümdekileri çıkarıp aldığımız tanga külot, dantel sütyeni giydim, üzerine de etekleri fırfırlı, kurdelelerle dantellerle süslü şeffaf babydolü geçirince aynada kendime bir baktım.
Güzel bir kadın vardı aynada… Uzun siyah saçlarım beyaz çamaşırlarla, beyaz tenimle tezat oluşturuyor, memelerimin yarısını açıkta bırakan şeffaf babydolün altında yarım sütyen, kenarları iple bağlı beyaz dantel külot görünüyordu. Kalçalarımın hemen altında biten giysi, bacaklarımı meydanda bırakıyordu. Dudaklarıma kırmızı ruju sürüp, makyajımı bitirdiğimde daha da güzel, çekici vamp bir kadın olup çıkmıştım şimdi. Çekine çekine içeriye girdiğimde eniştemin gözlerinin açıldığını fark ettim. Hayranlıkla uzun bir ıslık çaldı eniştem,
– “Çok güzel olmuşsun prensesim…” dedi
– “Abartma enişte… Ablamın üstünde daha güzel olur bunlar…” dedim. “şöyle ablamı bu giysilerin içinde bir düşün.”
Ben de odadaki aynadan bakıyordum. Eniştem yatağa yatmış ellerini boynunun altına bağlamıştı. Yavaşça doğrulup yatağın kenarına oturdu. Gözleri parlıyordu bana bakarken,
– “Gerçekten çok harikaymış… ” dedi.
Şöyle bir etrafımda döndüm. Kendimi enişteme iyice seyrettirdim. Striptizci gibi hissediyordum kendimi… Eniştemin yiyecek gibi bakışlarından içim bir hoş olmuştu. Hemen içeri kaçıp üstümdekileri çıkardım. Tekrar giyinip içeriye geldim. Heyecandan yüzüm kızarmıştı.
– “Kız sen bayağı sarhoş oldun galiba. Hadi yatalım artık” dedi
– “Hiç uykum yok enişte. Yatmak istemiyorum. İstersen sen yatabilirsin” dedim. Eniştem,
– “Yatak iki kişilik baldız. Nasıl yatacağız? Sen yatakta yat. Ben de koltuğu çekeyim. Ayaklarımı yatağa uzatır öyle yatarım.” dedi
– “Enişte en az bir hafta buradayız. Bir hafta bu şekilde yatacak halin yok ki… Olsun beraber yatarız. Korkma benden zarar gelmez” diye şaka yaptım eniştem de gülerek
– “Yok kız sen benimle yatmaya çekinmez misin?”
– “Enişte çekinsem ne yapacağız mecbur beraber yatacağız.”
– “Eğer sence bir sorun yoksa bence de olmaz.” dedi “Hadi o zaman ben dışarı çıkayım da sen üzerini değiştir”
– “Peki enişte..” dedim o da
– “O zaman, hadi bir an önce yatalım, çok uykum var” dedi Valizi açtığımda annemin o telaşla akşam yatmak için bir şey koymadığını gördüm. Telaşla enişteme
– “Tüh, hiç öyle yatmak için bir şey koymamış annem…” dedim
– “Üzerindekilerle yat şimdilik…” dedi.
– “Enişte bu sıcakta üzerimdekilerle yatılır mı? Zaten terledim, leş gibi kokuyorlar, toz toprak oldu… Mümkün değil yatamam.”
– “O zaman kalk açık bir yer bulalım da tşörtle ile eşofman altı bakalım bari…” dedi
– “Enişte bu saate nereden buluruz? Çok geç oldu”
– “Bu gecelik üzerindekilerle yat ta yarın bir şeyler bakalım”
– “Peki bugün idare edeyim bari…” dedim
Ablam eniştemin çantasına bir şortla bir tşört koymuş. Eniştem
– “Sen o zaman sen bunları giy, ben böyle yatayım.” dedi.
– “Ya enişte, nasıl olsa çekinecek bir şey kalmadı artık. Ben seninkileri giyeyim. Bu sıcakta sen de bu vaziyette yatamazsın o zaman sen üzerini çıkar da yat…” dedim
– “Olur mu?”
– “Neden olmayacak olur tabi”
Eniştem üzerini çıkardı. Zaten üzerinde bir gömlek vardı, onu çıkarttı. Vücudu çok atletikti, kolları kaslı ve göğsü hafif kıllıydı. Pantolonunu da çıkardı, boxer iç çamaşırı ile yatağa yattı
– “Bak, eğer benden utanırsan veya çekinirsen söyle, yatmayayım” dedi
– “Yok enişte, olur mu ya? Neden çekineceğim, sen yabancı mısın?” dedim “Burada en az bir hafta kalacağız, onun için rahat etmeliyiz”
Odanın lambasını kapattım ben de yatağa girdim sadece alt tarafını nevresimle örtü yatarken bana
– “Keşke ablana aldığımız kıyafeti giyip de yatsaydın” dedi
– “Giymemi istiyor musun?” dedim o da
– “Evet” dedi
Yataktan kalkarak ablama aldığımız geceliği giydim
– “Enişte böyle nasıl, beğendin mi?”
– “Gerçekten çok güzelmiş” dedi.
Tekrar yatağa yattım. Oda çok sıcak olduğu için üzerimi örtmemiştim ve sohbet etmeye başladık. Ben yatakta enişteme doğru dönerek konuşuyordum bu arada göğüslerim gecelikten görünüyordu eniştemin de gözleri göğüslerimdeydi. Babamın hastalığından, yarın neler yapacağımızdan filan konuştuk. Konuşurken eniştem uykuya dalmıştı ama ben bir türlü uyuyamıyordum. Ben de arkamı enişteme dönerek uyumaya çalışıyordum.
Bir süre sonra eniştem uykusunda bana doğru döndü. Bacağımı bacakları arasına aldı ve elini boynuma attı. Eli göğsümün üzerine gelmişti. Bu benim de hoşuma gitmişti. Uyku sersemliği ile eliyle göğsümü biraz sıktırdı ve uyumaya devam etti.
Eniştemin uyamadığını uyur gibi yaptığını zannettim ama yorgun olduğu için gerçekten uyuyordu. Eniştemin sertliğini bacağımda hissedebiliyordum. Ben de enişteme doğru yanaştım. Kalçalarımı iyice oynatıp o sertliğin tadını çıkardım bir süre… Bir elimle eniştemin göğsümü avuçlayan elinin üstüne bastırıp parmaklarının temasını iyice arttırdım. Diğer elimi de şortumun içine soktum ve kendimi tatmin etmeye başladım. Bütün gün o kadar dolmuştum ki, fazla uğraşmadan kısa bir süre sonra zevkle boşaldım. Daha sonra ben de uyudum.
Ertesi gün gene hastaneye gittik ve babamın ameliyatının ertesi güne kaldığını söylediler. Bizim yapacak başka işimiz olmadığı için eniştemle dolaşmaya başladık. Eniştemle sanki karı koca gibi kol kola geziyorduk. Akşama kadar dolaştık. Sokakta çiçek satan kız,
– “ Ağabey yengeme bir tane alır mısın?” deyince eniştem gülümsedi ve
– “Haydi ver bir tane alalım…” dedi. Bu benim çok hoşuma gitmişti. Enişteme teşekkür ettim ve o gün misafirhaneye erken döndük. Biraz lobide televizyon izledik. Saat sekiz gibi odamıza çıktık. Ben hemen üzerimdekileri çıkarttım. Sıcaktan bunalmıştım. Duşa girdim, terimi atıp çıktım. Üzerime iç çamaşırı giymeden sadece bir şortla tşört giydim. Eniştem de gömleğini ve pantolonunu çıkardı. O da benim gibi bir şort tişörtle çıktı banyodan…
Gelirken gazete almıştık. Vakit geçirmek için beraber yatağın üzerinde bulmaca doldurmaya başladık. Ben soruları okuyorum. Eniştemle beraber doldurmaya başladık. Yazarken eğiliyordum ve göğüslerim tişörtün geniş yakasından görünüyordu herhalde ki, eniştemin gözleri göğüslerimden ayrılmıyordu. Eniştemin göğüslerime baktığını fark ettikten sonra göğüslerimi kapatacağıma ona daha açık vermek için gazeteye biraz daha eğiliyordum. Arada bir de elimi göğsüme sokup kaşıyor kalemi ağzıma alarak oynuyordum. Bu hareketlerimin eniştemi çok etkilediği belliydi. Eniştemin önü kabarmaya başlamıştı. Benim de canım istemeye başlamıştı.
Yatağın üzerindeki battaniye yere düşmüştü. Battaniyeyi yerden almak için eniştemin üzerinden eğildim. Yerdeki battaniyeyi alırken göğüslerim eniştemin bacaklarına değmişti. Kolum da eniştemin önüne dokundu. O anda eniştemle göz göze geldik. Hiç konuşmadan birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Birden eniştemin dudaklarından öpmeye başladım. Eniştem şok olmuştu
– “Ne yapıyorsun kız yapma…” dediyse de
– “Enişte sen de istiyorsun aslında…” dedim ve eniştemin dudaklarından öpmeye başladım. Elimle de eniştemin sikini okşuyordum. Enişteminki kalkmıştı. Şortunun paçasından elimi içeriye soktum. Eniştemin sikini çıkarttım. Elimle okşuyordum. Eniştem bir yandan inliyor, bir yandan itiraz etmeye çalışıyordu.
– “Yapma baldız,bunu yapmamalıyız…” diyordu
– “Enişte bunu sen de istiyorsun, ben de istiyorum… Lütfen çok istiyorum. Nolur kırma beni…” Yalvarıyordum…
– “Peki o zaman baldız… Madem sen de istiyorsun, günah benden gitti o zaman…” diye karşılık verdi.
Benim tahammülüm yoktu. Hemen doğrulup eniştemin şortunu çıkartım. Eniştem çırıl çıplak kalmıştı. Deli gibi enişteminkini ağzıma alıp yalamaya başladım. Toplarını sıktırıyor arka deliğine de parmaklarımla bastırıyordum. O kadar büyük ve kalındı ki ağzıma zor sığıyordu. Eniştem eliyle de benim göğsümü okşuyordu. Yalamaya doyamıyordum. Parmaklarımın arasında eniştemin kalın, damarlı penisini gördükçe azıyor, bacaklarımın arasında ateş yanar gibi kasıklarımın yandığımı hissediyordum.
Başımı kaldırıp enişteme baktım. Gözlerini kısmış, saçlarımın arasındaki elleriyle beni kasıklarına çekiyor, kısık kısık inliyordu. Durduğumu hissedince kalktı, yatağın üstünde diz çökerek beni soydu, üzerimdekileri çıkardı. Zaten iç çamaşırı giymemiştim, iki parçayı çıkarınca ben de çırılçıplak kalmıştım. Hasretle eniştemin dudaklarını öpüyordum. Eniştem de bana karşılık vererek dudağımı kopartırcasına öpmeye başladı. Ben eniştemi hem öpüyor hem de bir elimle okşuyordum. Eniştem elini uzatmış, şehvet sularıyla sırıl sıklam olmuş kadınlığımı okşuyor orta parmağını içime sokuyordu.
O kadar hoşuma gidiyordu ki adeta kuduruyordum. Dudaklarımı öpmeyi sürdüren eniştem boynuma, memelerime, göbeğime inmeye başlamıştı. Islak dili göbek deliğimde oyalandıktan sonra kasıklarıma geldi. Bunu yaparken kendisi de ters dönmüş, taş gibi sertleşmiş organını ağzıma doğru uzatırken diliyle amımı okşamaya başlamıştı. 69 pozisyonuna geçmiştik. Ben enişteminkini ağzıma alırken o da benimkini yalıyor parmağını arkama sokup sokup çıkartıyor, boşta kalan elleriyle de göğüslerimi okşuyordu.
Benim daha fazla dayanacak gücüm kalmamıştı artık. Hepsini içime almak istiyordum. Altından zorla kalkıp eniştemin üzerine çıktım. Nefes nefeseydim. Eniştemin üzerine yavaşça oturdum. Elimle eniştemin kalın organını tutup kan hücumundan şişip dudakları kabarmış amıma hizaladım. O kadar zevk alıyordum ki bağırmamak için kolumu ısırıyordum.
Ben bitmek istemiyordum içimden çıkartım ve enişteme doğru dönüp dudaklarından öpmeye başladım. O da beni öperken dudaklarımı kopartıyordu daha sonra eniştem benim boyunlarımı, omuzlarımı öpüyor göğüslerimi okşuyor diğer eliyle önümü okşuyor parmağını içime sokup çıkartıyordu eniştem vücudum her tarafını öperek yalayarak göbeğime kadar indi ben zevkten çıldırıyordum yatağın çarşafını sıktırıyordum her tarafım titriyordu enişteme artık dayanamayacağımı beni bitirmesini istedim o da
“Daha değil sabret” dedi
Diliyle yalıyor dilini içime sokup çıkartıyordu beni ters çevirdi ve bu seferde sırtımdan yalamaya başlayarak aşağıya kadar inmeye başladı bana biraz kalçalarımı kaldırmamı istedi eliyle kalçamı açtırıp diliyle arkamı yalıyor dilinin ucuyla arkama giriyor parmaklarını da içime sokuyordu elleriyle amımı açtırdı önce iki parmağını soktu sonra üç parmağını sokmaya çalıştı benim biraz canım acıdı enişteme
– “Yeter artık parmaklarını çıkar kuduruyorum” dedim
Arkamdan yavaş yavaş içime giriyordu ben de kendimi enişteme bırakmıştım birkaç sefer içime girip çıktıktan sonra çıkartıp arkama girmek için elleriyle kalçamı açtırdı ben iyice ıslandığım için enişteminki iyice ıslanmıştı önce kafasını soktu biraz canım acıdığı için kendimi biraz çektim ve istemeyerek biraz kendimi sıkıyordum
eniştem benim rahatlamam için kulak memelerimi yalıyor ve kulağıma açık saçık kelimeler söylüyordu kendimi serbest bırakmamı istedi daha sonra çok zevk alacağımı söyledi ben de elimden geldiğince rahatlamaya çalıyordum içinde birkaç git gel yaptıktan sonra hepsini içime soktu ben acıyla zevk arasındaydım içime girip çıkıyor eliyle de kalçalarıma tokat atıyordu bu beni iyice çıldırtıyordu ben de orta parmağımla hem önümü okşuyor hem de eniştemin taşaklarını okşuyordum.
Benim artık daha fazla dayanacak gücüm kalmadığından sarsılarak boşalmaya başladım ama eniştemin pek boşalmaya niyeti yoktu. Arkamdan çıkartıp beni sırt üstü çevirip belimin altına yastık yerleştirdi bacaklarımı omuzlarına koymamı istedi ellerini de bacaklarımın arasından geçirdi ve içime girmeye başladı hem içime giriyor hem de boynumu öpüyor göğüslerimi sıktırıyor dudaklarımı öpüyordu birkaç kez daha girip çıktıktan sonra hemen içimden çıkartıp göbeğimin üzerine ılık ılık boşaldı eliyle iyice boşalttı daha sonra ağzıma alarak kalanlarını da ben yaladım parmaklarımla da eniştemin göbeğimin üzerine boşalttığı döllerini göğüslerime sürdüm.
Eniştem bitkin bir halde yanıma uzandı ikimiz de birer tane sigara yaktık bir süre hiç konuşmadan sigaramızı içtik sonra eniştem
– “Nasıldı, hoşuna gitti mi?” diye sordu. Gerinerek,
– “Çok güzeldi enişte.” dedim. “Ablam çok şanslı. Senin gibi bir kocası var. Hep söylerdi ama, şimdi anladım ki aslında az bile söylemiş.”
– “Nasıl yani? Ablan beni mi anlattı sana?” dedi şaşırarak.
– “Ya, işte… Kardeş sohbeti…”
– “Bak sen orospuya… Anlat bakalım, neler anlattı sana benim hakkımda?”
– “Ben kocamdan boşanacağım sıralarda dertleşirdik. Ben çok üzüldüğümden beni teselli ederdi ablam. Sizi anlatıyordu o da… Haftada en az 3-4 sefer beraber oluyormuşsunuz. Ablam boşaldığı halde, sen dakikalarca boşalmadan ablama girip çıkar, ablamı mahvedermişsin. Canı çok yanarmış ama, zevk de aldığından ses çıkarmazmış. Hem zevkten, hem acıdan bağırta bağırta sikermişsin ablamı enişte…”
– “Doğru, sevişirken çok bağırır isterik ablan. Komşular duyacak diye telaşlanıyorum hep… ”
– “Ben de ona çok şanslısın abla, keşke benim kocam da eniştem gibi olsaydı da bağırtsaydı diye dert yanardım. Ablam da kız valla ödünç verilecek bir şey olsa da sana versem, işin bitirince getirsen. Ama portatif değil kocamın siki… demişti. Beraberce gülmüştük. Aslında ben gülerken aklımda hep senin nasıl ablamı siktiğini geçiriyordum, canım seni o kadar istiyordu ki enişte…”
– “Keşke söyleseydin aşkım. Ben hem ablanı, hem de seni severdim. Doyururdum seni.” Güldüm, elimi uzatıp çıplak yatan eniştemin sikini kavradım. Az önce boşalmasına rağmen dimdik havaya dikilmiş duruyordu.
– “Evet enişte. Doyururdun sen. Bu yaramaz hem beni, hem ablamı sikerdi. İkimize de yeter bu koca sikin…”
Bu arada sigaralarımız bitmişti. Beraber duşa girdik. Eniştem beni sabunlarken ben de eniştemi bir güzel sabunlayarak yıkandık. Duştan çıktıktan sonra ikimiz de giyinmeden çırılçıplak vaziyette beraberce yatağa yattık. Eniştem uykuya dalarken beni kucağına çekmiş, penisini bacaklarımın arasına sokmuş vaziyette vücudumu okşaya okşaya uyuttu beni… Çok mutluydum. Kolunu yastık yapmış yatarken, diğer eli memelerimde, karnımda, kasıklarımda dolaşıyordu.
Hastaneden çıkınca akşamın olmasını dört gözle bekliyorduk. Erkenden odamıza çıkıp sabaha kadar defalarca beraber oluyorduk. Babam hastanede yatarken annem de babamın yanında refakatçi kalıyordu. Biz hastaneye ziyarete gittiğimizde
– “Çocuklar size de yük olduk” diyorlardı ben de
– “Anne, sen bizi hiç merak etme. Bizim rahatımız çok güzel. Eniştem bana Ankara yı gezdiriyor. Gözün arkada olmasın…” derken eniştemle göz göze gelerek birbirimize tebessüm ettik. O sırada ablam eniştemi cep telefonundan aradı. Babamla annemle görüştü. Daha sonra ben görüştüm. Bana da
– “Aman, enişten sana emanet, oralarda yaramazlık yapmasın. Ona göz kulak ol…” diye tembihledi.
– “Sen hiç merak etme abla. Benim yanımda dişi sineğe bile yaklaşamaz. İçin rahat olsun.” dedim.
Hemen akşamın olmasını ve gene eniştemle sevişmeyi istiyordum. Bu geceler boyu koklaşmalarımız, sevişmelerimiz bir hafta kadar sürdü. Enişteme
– “Bir hafta seni ablamdan ödünç aldım işte… İşim bitince ablama seni teslim edeceğim.” dedim.
Bu eniştemin de işine gelmişti. Beraber kaldığımız bir hafta boyunca her akşam eniştemle beraber oluyorduk. Bu ilişkimiz halen devam ediyor. Eniştem bana çalıştığı ilçeden bir iş bulacak ve ablamın yanında, onlarla beraber kalacağım. Nasıl yapacağız bilemiyorum ama, Kandırabilirsek ablamı da aramıza alacağız. Belki sikici eniştemin o koca siki yardımcı olur ablamı kandırmamıza…

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized

bu kiz aşik mi yoksa kaşarmi???

No Comments

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

MERHABALAR ben ankaradan teoman 25 yaşındayım ve oldukçada yakışıklıyım :):):) arkadaşım bana bir gün tuğbanın msn adresini verdi ama sakın heveslenme bu kız vermez dedi sadece msn de sohbet edersin vakit geçirirsin dedi bende okey dedim ve başladım tuğbayla msnde sohbete epey sohbet ettikden sonra tuğba bana seni görmek istiyorum dedi sitelerde bir mağazada sekreter bende giitim yanına tanıştık suratı çok güzel değil ama amnyak bir fizik var kızda çayını içtim ve daha sonra görüşmek üzere ayrıldık. daha sonra altınparka gittik ve ankaranın karlı bir havasıydı biz soğuğunda etkisiyle iyice samimi olduk ve öpüşmeye başladık derken resmen sevişiyorduk elimi tuğbanın kazağının içine sokarako kocaman memelerini avuçlamaya başladım hiç tepki vermedi sonra ben bunun kulak memelerini yalamaya başlayınca kız birden elini beni sikime attı ve sıkmaya başladı bende istersen çıkarabilirsin dedim ve hemen fermuarımı açıp eline aldı aşkım sex hikayeleri hava çok soğuk ama sikin sıcacık dedi bana 31 çekmeye başladı bende bu arada elimi amına götürmeye çalışıyordum ama adet zamanında olduğu için deyemezsin dedi bende memelerini sıkmaya ve kulak memesini yalamaya devam ettim kafasında bastırarak sikimi ağzına almasını söyledim iğrençsin dedi biraz zorladıkdan sonra ıstırarak emmeye başladı 10 dakika sonra tam bir orospu gibi yalıyordu ve hhiç çaktırmadan kafasına bastırdım ve volkan gibi ağzına boşaldım ama eminim bu gü güne kadar hiç bu kadar çok boşalmamışımdır tuğba bir damlasını bile dışına bırakmadan hepsini yuttu daha sonra temizlenip oturduğumuz yerden kalkıp yürümeye başladık evine bıraktım. iki hafta sonra 14 şubat günü benim doğum günüm ve sevgililer günü olduğu için beni aradı ve sana doğum günü hediyesi vercem boş bir ev bul yada otel ayarla dedi bende ulusda bir otel ayarladım porno hikayeleri ve otelde tuğbayı beklemeye başladım. tuğba içeri girer girmez çılgınlar gibi öpüşmeye başladık ve 2 dakika bile sürmeden ikimizde çırıl çıplak kaldık sonra tuğba yanında getirdiği kremi çıkardı ve benim sikime iyice sürttü sonra benim avucuma kremi boşalttı ve arkama sürt iice dedi bende deliği iice rahatlattıktan sonra tuğba benim üstüme çıkarak sikimin kafasını göt deliğine dayadı ve KOCAM BENİM DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN dedi birden oturdu ve sikimin yarısı içine girdi ama kafasını kaldırınca gözünden süzülen yaşları görünce gerçekten üzüldüm ama bende iice zevke gelip alttan yavaş yavaş vurarak hepsini içine soktum tuğba üstümde zıpladıkça iice alıştı ve tam tuğba hızlanmıştıki titreyerek içine boşaldım öylece kaldık ve biraz sigara içip dinlendik. daha sonra tuğba yalayarak sikimi tekrar kazık gibi yaptı ve bu sefer seks hikayeleri ben sikime prezervatifi geçirdim ve sıra bende karım benim dedim tuğbayı sırt üstü yatırıp bacaklarını iice açtım kafamı arasına geçirip iice yalamaya başladım tuğba kafamı amına doğru iice bastırıyorduki bızırını ıstırıp ayağa kalktım seni amından sikmek istiyorum dedim hiiç tepki, vermeden bacaklarını sok o zaman der gibi iice açtı bende sikimin kafasını amının dudakları arasına dayadım gözlerinin içine bakarak SENİNDE SEVGİLİLER GÜNÜN KUTLU OLSUN KARIM BENİM diyerek birden geçirdim ama beklediğimden ters birşey oldu sikimin anca yarısı girdi ben zorlamaya devam ederken birden yağ gibi kayarak hepsi içine girdi ama tuğba altımda ağlıyordu ben geriye doğru çekildim ve amının kayganlaşma sebebinin zarından akan kanların olduğunu gördüm sen bakire değilmiydin dediğimde ben orospu değilim dedi bana neden verdin dediğimdede cevabı sen benim artık kocamsın dedi bunun üzerine bende o gün tuğbayı iice sikerek gönderdim evine ve hemen numaranı falan herşeyimi değiştirdim zavallı hala beni arıyordur eminim aradan 7 ay falan geçti şimdi duyduğuma göre benim arkadaşım tuğbayı pazarlıyormuş ne mutlu bana piyasaya bir tane daha düşürdüm…..

Ben Esra telefonda seni bosaltmami ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Categories: Uncategorized
istanbul travesti istanbul travesti istanbul travesti ankara travesti Moda Melanj bursa escort escort escort escort travestileri travestileri sincan escort beşiktaş escort ankara escort Hacklink Hacklink panel Hacklink panel bursa escort ankara escort Ankara escort bayan Ankara Escort Ankara Escort Rus Escort Eryaman Escort Etlik Escort Sincan Escort Çankaya Escort hurilerim.com Escort muğla escort muş escort nevşehir escort niğde escort ordu escort osmaniye escort rize escort sakarya escort samsun escort siirt escort beylikdüzü escort escort otele gelen escort keçiören escort etlik escort çankaya escort mamasiki.com bucur.net hayvanca.net lazimlik.net cidden.net Escort bayan Escort bayan escortsme.com anadoluyakasikadin.com kadikoykadin.com atasehirkadin.com umraniyekadin.com bostancikadin.com maltepekadin.com pendikkadin.com kurtkoykadin.com kartalkadin.com istanbulspor.net şişli escort istanbul escort mecidiyeköy escort beşiktaş escort taksim escort fındıkzade escort çapa escort fatih escort topkapı escort escort şişli escort bayan bayrampaşa escort merter escort escort mecidiyeköy ankara travesti By Casino bursa escort görükle escort bursa escort bursa escort bursa escort bursa escort adana escort ankara escort adıyaman escort afyon escort aydın escort ağrı escort aksaray escort amasya escort antalya escort ardahan escort artvin escort bodrum escort balıkesir escort bartın escort batman escort bayburt escort bilecik escort bingöl escort bitlis escort bolu escort burdur escort bursa escort çanakkale escort çankırı escort çorum escort denizli escort düzce escort diyarbakır escort edirne escort elazığ escort erzincan escort erzurum escort gaziantep escort giresun escort hatay escort ığdır escort ısparta escort kahramanmaraş escort kastamonu escort